MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekilimiz Sadir Durmaz’ın, “Terörsüz Türkiye için Millî Birlik ve Dayanışma Buluşmaları – Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik”temalı Van bölge toplantısında yapmış olduğu konuşma
Sayın Divan, Sayın Milletvekillerimiz, Merkez Yönetim ve Disiplin Kurulu Üyelerimiz,
Sayın İl Başkanlarımız, İlçe Başkanlarımız,
Belediye Başkanlarımız, İl Genel ve Belediye Meclis Üyelerimiz,
Kutlu Otağımız Ülkü Ocaklı Kardeşlerim,
KAÇEP Teşkilatlarımızın Kıymetli Mensupları,
Türkiye KAMUSEN ve TÜRKAV Üyesi Değerli Dava Arkadaşlarım,
Aziz Şehitlerimizin, Muhterem Gazilerimizin Değerli Emanetleri Şehit ve Gazi Yakınlarımız,
Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Kıymetli Temsilcileri,
Kıymet Muhtarlarımız, Saygıdeğer Basın Mensupları ;
Çok Muhterem Misafirler, Değerli Hazirun,
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatları doğrultusunda; taşıdığımız milli sorumluk ve yapıcı siyaset anlayışının bir gereği olarak “Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik” temasıyla düzenlediğimiz, “Terörsüz Türkiye İçin, Milli Birlik ve Dayanışma” buluşmalarımızın dördüncüsü olan, Ağrı, Bitlis, Hakkâri, Iğdır, Kars, Muş, Siirt ve Şırnak illerimizin katılımları, Van İlimizin ev sahipliğinde tertiplediğimiz bölge toplantımıza hepiniz hoş geldiniz safalar getirdiniz.
Sözlerimin başında, Türk Dünyasının Bilge Lideri, Saygıdeğer Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin her birinize ayrı ayrı selamlarını iletiyorum.
Muhterem Hazirun, Değerli Dava Arkadaşlarım;
İbni Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözünün, Anadolu’nun tarihine bakıldığında ne denli isabetli bir tespit olduğu çok daha iyi anlaşılacaktır.
Doğu ile Batı’nın, kuzey ile güneyin kavşak noktası olan bu coğrafya, ticaret yollarının, medeniyetlerin ve imparatorlukların geçiş hattı olmuştur.
Bu jeostratejik önem, Anadolu’nun hiçbir zaman sükûnet bulmamasına, tarih boyunca savaşların, göçlerin ve mücadelelerin merkezi haline gelmesine sebep olmuştur.
Merhum Dündar Taşer’in dediği gibi; çadırımızı sırtlanların yolu üzerine kurmuşuz.
Evet, Cenabı Allah’ın bir nimeti ve ecdadın bize emaneti olan bu vatan adeta sırtlanların yolu üzerindedir.
Bununla beraber coğrafyamızın bir hakikati daha var ki o da şudur; bu bölge kanlı çatışmaların ve Birinci Cihan Harbi’nden beri kapanmayan hesap defterinin savaş alanıdır.
Merhum Cemil Meriç’in ifadesiyle, “kıyasıya bir savaştı bu, Haç’la Hilâl’in, Batı’yla Doğu’nun, iman’la inkâr’ın savaşı”.
Bu topraklarda gözü olan hain emel sahipleri, kimi zaman Türk-Kürt ayrılığını kışkırtmış, kimi zaman Alevi-Sünni fitnesini sahneye sürmüştür.
Bizi birbirimize düşürmek için her yolu denemişler ama çok şükür ki, bu oyunlar ne dün sonuç vermiştir, ne de yarın sonuç verecektir!
Çünkü biz aynı kaderi paylaşan, aynı bayrak altında birleşen, aynı inançla yoğrulan bir milletiz.
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Bilinmelidir ki; Anadolu’da güçlü bir şekilde var olmanın, bu topraklarda tutunmanın sırrı; akıl, feraset, dirayet ve güçlü bir liderlikten geçer.
Sayın Genel Başkanımızın, geçmişten bugüne ortaya koyduğu kararlı duruş, devlet aklını rehber edinmiş iradesi ve milletin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan feraseti, sırtlanların etrafımızı sardığı Anadolu coğrafyasında tutunmanın yegâne yolunu göstermektedir.
Bu doğrultuda, konuşmamın bu bölümünde, partimizin geçmişten bugüne, milli bekamızı ilgilendiren her konuda, nasıl bir duruş sergilediğine, bu konulardaki istikrarlı ve tutarlı siyasetine dair bazı örnekler vererek, Saygıdeğer Genel Başkanımızın aldığı inisiyatifi anlamakta güçlük çekenlere de hatırlatmalar yapmak istiyorum.
Muhterem Hazirun, Değerli Dava Arkadaşlarım;
Milliyetçi Hareket Partisi, kurulduğu günden bu yana Türk milletinin huzurunu, devletin bekasını ve milli birliği her şeyin üstünde tutarken; Türk siyasetinde her zaman sağduyunun, milli birlik ve beraberliğin ve de siyasi istikrarın adresi olmuştur.
Örneğin;
1977’de, kördüğüm haline gelen, 38 tur devam eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı seçimlerinde merhum Başbuğumuz ve meclis grubumuz, CHP’nin adayına destek vermiş ve krizi sona erdiren Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur.
Bu tarihi süreci, 22 Mart 1980’de başlayıp, 124 tur oylamada sonuçsuz kalan ve 12 Eylül gecesi darbeyle sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte düşündüğümüzde Milliyetçi Hareket Partisi’nin tavrının önemi çok daha iyi anlaşılacaktır.
90’lı yılların başında, dönemin siyasi atmosferinde kutuplaşmalar artarken, memleket iç kargaşaya sürüklenirken Milliyetçi Hareket Partisi, siyasi çıkar hesabı yapmamış, diyalog kapılarını açık tutmuştur.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, 1992 yılında yaşanmıştır.
O dönemde terörün tırmandığı, siyasetin sertleştiği, etnik temelli gerilimlerin yükseldiği bir süreç yaşanırken Başbuğ Alparslan Türkeş, HEP (Halkın Emek Partisi) heyetinin görüşme talebini kabul ederek 1 buçuk saat görüşme gerçekleşmiştir.
Cennetmekân Başbuğumuz görüşmede HEP heyetine “…biz 900 yıldır kardeşiz. Benim yeğenlerim Kürt’tür. Bizim aramızda kan bağı vardır, birbirimizden ayrılmamız mümkün değildir.” sözleriyle partimizin tavrını ve görüşünü net bir şekilde ortaya koymuştur.
Merhum Başbuğumuzun yol ve dava arkadaşı, Liderimiz Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli de; ” Kürt de bizimdir, Alevi de bizimdir. Biz hep birlikte Türk milletiyiz. Biriz, beraberiz, kardeşiz, çok büyük bir aileyiz.” ifadeleriyle milletimizin arasına hiçbir şekilde nifak tohumu ekilmesine müsaade etmemiştir.
Bu doğrultuda, geçmişten bugüne, millet iradesinin devlet idaresine dönüşmesini engelleyen, ülkemizin kronikleşmiş hatta kangren olmuş sorunlarının teker teker aşılmasında Sayın Genel Başkanımız elini değil gövdesini taşın altına koymuştur.
Hatırlayınız;
2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, “367 Krizi” olarak bilinen ve sonrasında “e-muhtıra” ile millet iradesine darbe mahiyetindeki gelişmelere sahne olan süreçte; dillerinden demokrasiyi, milli iradeyi düşürmeyen CHP’nin katılmadığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Cumhurbaşkanlığı oylamasına, Sayın Genel Başkanımız 72 milletvekilimizle katılarak, birileri tarafından darbe gerekçesi yapılabilecek bir sorunu ortadan kaldırmış, gerilimin önüne geçmiş, milli iradenin yanında durmuştur.
15 Temmuz FETÖ Darbe girişimi gecesi, evinden parti genel merkezine geri dönüp ışıklarını yaktıran, daha ortalıkta kimse yokken çıkıp “seçilmiş hükümetin yanındayız” diyerek darbe girişiminin seyrini değiştiren de Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’dir.
Aynı şekilde; 1 Ekim 2024 tarihinde DEM Partiye elini uzatarak, “terörden arının, Türkiye partisi olun” çağrısını yapan ve sonrasında “Terörsüz Türkiye” sürecini başlatan da Sayın Genel Başkanımızdır.
Geçmişte ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan başörtüsü sorununun çözülmesi ve hain FETÖ darbe girişiminden sonra, devletimizin yeniden ayağa kaldırılması için Cumhuriyet tarihimizin en büyük idari reformu olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin hayata geçirilmesi gibi daha pek çok örneği sayabiliriz.
Dolayısıyla, devletimizin ve milletimizin karşı karşıya kaldığı nice sorunun aşılmasında inisiyatif alan, oy derdine düşmeden, siyasi çıkar hesabı yapmadan, seçimleri değil nesilleri düşünen Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, yalnızca bir siyasi lider değildir;
O, bin yıllık Türk devlet aklının, binlerce yıllık millet iradesinin bugünkü tercümanıdır.
Muhterem Hazirun, Değerli Dava Arkadaşlarım;
Türkiye, 50 yıla yakın bir süredir terör belasıyla mücadele etmektedir.
Bu uzun ve sancılı süreç, sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda milletimizin canını, malını, huzurunu, umudunu hedef alan çok boyutlu bir yıkım olmuştur.
Terör örgütlerinin kanlı saldırıları yüzünden on binlerce vatan evladı şehit düşmüş, ocaklar sönmüş, anaların gözyaşları dinmemiştir.
Askerimiz, polisimiz, köy korucularımız ve sivil vatandaşlarımız bu uğurda hayatlarını kaybetmiş; milletimizin kalbine tarifsiz acılar kazınmıştır.
Manevi kayıplarımız kadar maddi kayıplarımız da büyüktür.
Yıkılan köyler, tahrip edilen şehirler, aksayan yatırımlar, ekonomimize trilyonlarca dolar zarar olarak yansımıştır.
Ülkemizin kalkınma yolunda harcayacağı imkânlar, terörle mücadeleye yönlendirilmek zorunda kalmıştır.
Ancak bütün bu ağır bedellere rağmen, Türk milleti asla yılmamış, bin yıllık kardeşliğini yaşatma iradesiyle bu topraklarda bölünmeye, ayrılığa, kardeş kavgasına asla yer olmadığını tüm dünyaya göstermiştir.
Kıymetli Dava Arkadaşlarım, Muhterem Hazirun;
Liderimiz Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin kararlı duruşuyla ortaya koyduğu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet iradesine dönüştürdüğü “Terörsüz Türkiye” hedefi; milli birliğimizi güçlendirmenin, toplumsal mutabakatımızı sağlamanın, kardeşliğimizi pekiştirerek, milli ülkülerimiz etrafında kenetlenmenin adıdır.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak; terörün kökünü kazımayı, bu topraklarda huzuru ve güveni kalıcı kılmayı, Türk milletine karşı en büyük borç ve sorumluluk olarak görmekteyiz.
Bu vesileyle belirtmek isterim ki;
Terörsüz Türkiye hedefinin hiçbir yerinde terör örgütüyle pazarlık, teröre verilmiş bir taviz yoktur.
Şehitlerimizi, gazilerimizi ve ailelerini incitecek hiçbir adım atılmamış ve atılmayacaktır.
Milletimizden gizlenen hiçbir şey yoktur.
Anayasa’nın ilk dört maddesi, 42. ve 66. Maddeleriyle ilgili hiçbir tartışma söz konusu bile değildir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi;“Kökeni, mezhebi, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes hukukun karşısında bir ve eşittir.” Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir!
Anımız bir, acımız bir, ahlakımız bir, duamız bir ve geleceğimiz de bir olacaktır Allah’ın izniyle!
Buradan, Liderimizin aldığı inisiyatifle başlayan Terörsüz Türkiye sürecini ajite etmeye çalışan siyaset simsarlarına,
Boylarını aşan laflar eden hadsizlere, çantacılara, çapulculara,
15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden kısa süre önce, sessiz sedasız eşyalarını toplayıp partimizden istifa edip giden provakatörlere,
Yer aldığı partiden, “başka kapıya” denilerek kovulan, o günden beri de kendine kapı arayan her kilide uyan anahtarcılara diyorum ki;
Geçmişte hasbelkader bulunduğunuz ya da bulunmuş gibi yaptığınız partimizden, kutlu ocağımızdan biraz olsun feyz alsaydınız, biraz dava şuurundan nasiplenseydiniz, bugün İsrail’le aynı amaca hizmet etmez, Türk Milletinin birliğinin, kardeşliğinin yanında yer alırdınız.
Bu utanç size bir ömür boyu yeter de artar bile.
Muhterem Hazirun, Değerli Dava Arkadaşlarım;
Bugün tertiplediğimiz bu toplantımız yalnızca Van için değil, Ağrı’dan Bitlis’e, Hakkâri’den Iğdır’a, Kars’tan Muş’a, Siirt’ten Şırnak’a kadar bölgedeki tüm kardeşlerimizin ortak sesi, ortak nefesi mahiyetindedir.
Bizler biliyor ve inanıyoruz ki; bu toprakların mayası kardeşliktir.
Bizler biliyor ve inanıyoruz ki; bu milletin ruhu bir, kalbi bir, ülküsü birdir.
Her bir insanımız Cenabı Allah’ın kutsal bir emaneti; her bir beldemiz, köyümüz, mezramız bu mukaddes vatanın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bizim birlik şuurumuz, tarih boyunca nice badireleri aşmıştır.
“Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik” dediğimizde kastettiğimiz tam da budur: Bin yıldır beraberiz, sonsuza kadar da beraber olacağız!
Bu mukaddes topraklar duayla muhafazaya alınmış, bin yıllık kardeşliğin hatıra ve mirasıyla müdafaa edilmiştir.
Anadolu’yu vatan yapan ruh,
Aziz Milletimizi asırlarca taşıyan şuur,
İslam’ın sancaktarlığını yapan inanç yaşıyor ve yaşamaya da Allah’ın izniyle devam edecektir.
Gün; Türkiye Yüzyılında aziz milletimizi hak ettiği refaha ve huzura kavuşturmanın, yeni yüzyıla Türkiye Cumhuriyeti’nin ismini altın harflerle yazdırmanın günüdür.
Bin yıllık kardeşliğimiz Terörsüz Türkiye ile taçlanacaktır.
Türkiye Yüzyılı; barışın, huzurun, güvenliğin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı olacak; “Asırlık Birliğimiz ve Sonsuz Kardeşliğimiz” hiçbir emperyal güce ödün vermeden sonsuza kadar yaşatılacaktır.
Sözlerime son verirken, coğrafyayı vatan kılan aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.
9 Bölgede 81 ilimizi kapsayacak toplantılarımızın, ülkemizin birliği, dirliği, kardeşliği adına hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyor, başta bu güzel programa ev sahipliği yapan Van İl Başkanlığımız olmak üzere, Ağrı, Bitlis, Hakkâri, Iğdır, Kars, Muş, Siirt ve Şırnak İl Başkanlıklarımıza, teşkilat mensuplarımıza, değerli dava arkadaşlarıma teşekkür ediyor, katılımlarıyla burayı şereflendiren tüm misafirlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Sağ olun var olun, Cenabı Allah’a emanet olun.
Bir yanıt bırakın