MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay: Türk’ün nizam kurma kudretinin stratejik aklı, bilge liderimiz Devlet Bahçeli’de temsil edilmektedir

Cumhur İttifakı Millet Aklı

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay’ın “Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik Terörsüz Türkiye için Millî Birlik ve 
Dayanışma Buluşmaları” Denizli Bölge Toplantısı Konuşma Metni (20.09.2025)

Sayın divan, Şehitlerimizin emaneti muhterem şehit ailelerimiz, başımızın tacı fedakâr gazilerimiz ve güvenlik korucularımız, değerli milletvekillerimiz, MYK, MDK Üyelerimiz, il ve ilçe başkanlarımız, KAÇEP Başkanlarımız, Ülkü Ocakları başkanlarımız,Belediye Başkanlarımız, teşkilatımızın değerli mensupları, muhterem hanımefendiler sivil toplum kuruluşumuzun kıymetli temsilcileri, her mahallemizin, köylerimizin uç beyleri muhtarlarımız, cumhur ittifakımızın değerli temsilcileri, kıymetli vatandaşlarımız,

Her birinizi en samimi duygularımla saygıyla selamlıyorum. Sayın Genel Başkanımız, bilge liderimiz Devlet Bahçeli’nin yürek dolusu selam ve muhabbetini size iletmenin heyecanını ve gururunu yaşıyorum. 

“Terörsüz Türkiye için Millî Birlik ve Dayanışma Buluşmaları olan Asırlık Birlik Sonsuz KardeşlikToplantıları”mızın Denizli buluşmasına hoş geldiniz, şerefler verdiniz. 

Hoş geldiniz İzmir, Manisa, Antalya, Aydın, Muğla, Burdur, Isparta, Uşak ve Denizli. 

Ege’nin efeleri, zeybekleri, kızanları, Teke yöresinin beyleri, yiğitleri sefalar getirdiniz.  

Bugün, Milli Mücadelenin destanlaştığı, düşmanın denize dökülerek Cumhuriyetimizin müjdelendiği kutlu vatan coğrafyasındayız. Bugün, yaklaşık bin yıl önceden Anadolu’nun “uç bölgesi” seçilen ve ebedi vatan olmasında irade gösterenDenizli’deyiz. 

Bu vesileyle ve bu gururla işgal yıllarının en karanlık günlerinde verdiği fetva ile İstiklal Harbinin meşalesini ateşleyen Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’yi rahmetle anıyoruz.  

Görüyorum ki, bütün hemşerilerimizle bugün de aynı ruha sahibiz. 

Denizli’nin saz ve söz üstadı; bu toprakların kültür ve gönül insanı; adı gibi gönlü de zenginTavaslı Özay Gönlüm’e ve Özay Gönlüm gibi daha nicesiyle vatana-millete emeği geçen, rahmete giden tüm büyüklerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. 

Denizli; Oğuz nefesinden Selçuklu’nun istikametine, Germiyanoğulları, Hamitoğulları, Ladikve Tavas ocaklarından, Osmanlı’nın, Cumhuriyetin iradesine kadar Türk-İslam tarihinin kesintisiz varlık mührüdür.

Malazgirt’te başlayan irade burada kök salmıştır. 

Anadolu’nun Türk yurdu olmasında üç önemli dönüm noktası vardır. 

Bunlardan birincisi “Yurt Açan Savaş” olarak nitelendirilen Türklere Anadolu’nun kapısını açan 1071 Malazgirt Zaferidir. 

İkincisi “Yurt Tutan Savaş” olarak bilinen ve Anadolu’nun tapusunun mühürlendiği 1176 Miryokefalon Savaşı’dır.

Miryokefalon’da elde edilen zafer, Malazgirt’in bir devamı niteliğinde olup, Türk MilletininAnadolu’da kökleşmesine imkân sağlamıştır.

1071 Malazgirt Zaferinden 105 yıl sonra 17 Eylül 1176’da bu topraklarda kazanılan Miryokefalon Zaferi Türk’ün Anadolu’daki ebedi varlık mührü olmuştur. 

Üçüncüsü de “Yurt Kurtaran Savaş” olarak nitelendirilen 30 Ağustos 1922 Başkomuntanlık Zaferidir. 

17 Eylül’de 849. yıldönümünü idrak ettiğimiz MİRYOKEFALON SAVAŞI’nda II. Kılıçarslan Bizans’ın başını çektiği Haçlı Ordusunu bertaraf ederek büyük bir zafer kazanmıştır. 

Bu savaştan sonra Avrupalı tarihçiler de Anadolu topraklarına “TÜRKİYE” demeye başlamış ve haritalarda Türkiye olarak göstermişlerdir. 

Biz de bugün Denizli’de o ruhun feyziyle birlikve kardeşlik cephemizi tahkim ediyoruz ve bu cepheyi ebedi kılıyoruz.

Bu vesileyle Büyük Atamız Alparslan’ı, Sultan Kılıçarslan’ı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve şanlı ordusunu tazimle, şükranla anıyoruz.

1071’de Sultan Alparslan, 1176’da Sultan Kılıçarslan ve Ordusu neyse 9 Eylül 1922’deki Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve Türk Ordusu aynıdır, aynı ruhtur. 

Her üç savaş da İSTİKLAL ve İSTİKBAL mücadelesidir.

Kıymetli misafirlerimiz, 

9 Şubat 1969’da Türk milletinin vicdanında filizlenen Milliyetçi Hareket Partisi, elli altı yıldır vazgeçilmez bir yeminle milletimizin hizmetindedir. 

Şu anda Türk siyasi hayatında 150’den fazlasiyasi parti var ve bunlardan 25-30’u seçimlere katılmaya haizdir. 14 siyasi parti TBMM’de temsil edilmektedir. Bunlardan 6’sı Mecliste grup kurma hakkına sahiptir. 

Türkiye’de siyaset alanı herkese açıktır. İsteyen herkes izin almadan parti kurabilir. Önemli şart; her partinin faaliyetlerini hukuki, demokratik meşruiyet içinde yürütmesidir. 

Milliyetçi Hareket Partisi’ni diğer partilerden farklı kılan çok önemli ayırt edici özellikleri vardır.  

Milliyetçi Hareket Partisi, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin liderliğinde; ilkeli, sorumlu, sorun çözen, çözüm üreten, sorumluluk ve inisiyatif alan bir partidir. Milliyetçi Hareket Partisi daima kendi gündemine hakim olmuştur. Bu kararlılık meşalesi ile başkalarının gündemine asla kapılmamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyaset anlayışının merkezinde ülkemizin birlik ve bekası, milletimizin huzuru, kardeşliği, refahı, güvenliği ve milli çıkarları her şeyden önce gelmektedir.

Liderimiz, millî çıkarları her türlü kişisel ve partiçıkarlarının önünde tutarak “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” anlayışını partimizin siyaset ilkesi hâline getirirken kendi geleceğini ülkesinin geleceğine bağlayan bir anlayışı ülke siyasetine kazandırmıştır.

Bu aziz Cumhuriyetin çatısı altında Alevi de Sünni de; Türk de Kürt de; doğu da batı da, kuzey de güney de aynı kaderin eşit ve şerefli mensuplarıdır. Bizler, kadim bir medeniyetin emanetini “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” şuuruyla bugünlere ve yarınlara ulaştıran mirasçılarıyız.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk siyasi tarihindeki kriz anlarında “düğümü gören ve çözen”, “ülkeyi krizden kurtaran” bir mihenk taşı parti olarak yerini almıştır.

Nerede Milliyetçi hareket varsa orada bereket vardır. 

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, ülke gündemindeki olaylara günübirlik kısır siyasi hesaplar üzerinden değil, millet ve devlet merkezli bakmakta, ülkede yaşanan sorunları kaşıyıp siyasi rant hesabı yapmak yerine, ülke menfaatine sorunların giderilmesine öncülük yapmaktadır

Şunu asla unutmayalım ki Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Sadece MHP Genel Başkanı değildir. O aynı zamanda Dünya siyasetinin bilgesidir. 

Türk’ün nizam kurma kudretinin stratejik aklı, bilge liderimiz Devlet Bahçeli’de temsil edilmektedir. O’nun bütün açıklamaları, çağrıları, siyasi hamleleri, millî tarih şuuruyla Türkiye’nin jeopolitik konumunu dikkate alan, keskin ve isabetli öngörüleri içeren stratejik bir aklın ve samimi bir düşüncenin neticesidir. 

BÜYÜK STRATEJİ: TERÖRSÜZ TÜRKİYE

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli yıllardır aynı hakikati kayda geçiriyor: İç huzur ve güvenlik tamam değilse, iç cephe sağlam değilse hiçbir hedef kalıcı başarıya dönüşemez.

İşte bugün konuştuğumuz “Terörsüz Türkiye” çağrısı; günübirlik bir söylem değil, devlet aklıyla pekişmiş tarihî bir yöneliştir.

Bir hatırlatma yapalım ki neyin, nasıl, hangi ilkeyle ilerlediği berrak olsun:

1 Ekim 2024’te Sayın Genel Başkanımız barış, kardeşlik, iç cephenin bütünlüğü adına elini uzatıp “millî birlik” davetini yenilemiştir.

22 Ekim 2024’te bu davet “Terörsüz Türkiye” şeklinde stratejik bir çerçeveye kavuşmuştur.“Terörsüz Türkiye” kavramı; huzuru, güvenliği, barışı, kardeşliği, demokratik gelişmeyi de kapsayan, bu değerleri içeren kapsamlı bir kavramdır.

27 Şubat 2025’te PKK terör örgütünün kurucusunun silah bırakma ve fesih kararı alması, 12 Mayıs 2025’te örgütün ön şart ileri sürmeden fesih ve silah bırakma kararını açıklaması süreci somutlaştırmıştır.

18 Mayıs 2025’te Sayın Genel Başkanımız her şeyin milletimizin gözü önünde, şeffaf bir şekilde yönetilmesi amacıyla TBMM’de komisyon kurulması çağrısını yapmıştır.

11 Temmuz’da sembolik nitelikte silahların yakılması ile sürecin psikolojik eşiği aşılmıştır.

Ve 5 Ağustos 2025’te “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” çalışmaya başlamıştır. Komisyon tutanakları herkese açıktır. 

Altını kalın kalın çizelim:

Bu süreçte;

Pazarlık, arka kapı, paket, imtiyaz yoktur; olmayacaktır. Bu, “aracısız, aralıksız, bagajsız, pazarlıksız ve gizli gündemsiz” bir süreçtir.

Önemle belirtmek istiyorum ki 40 yıl boyunca bütün Türkiye olarak çok acı bir şekilde yaşadığımız, ağır bedeller ödediğimiz terör ve şiddet dönemini hatırlayarak bu süreci iyi anlayıp doğru idrak edelim.

40 yıl içinde onbinlerce can kaybımız oldu, şehitler verdik. Yollar kesildi, köyler, evler basıldı, anneler babalar, ana karnında doğmamış, beşiktekibebeler katledildi, şehirlerde bombalar patlatıldı, birliğimiz, kardeşliğimiz, huzurumuz kundaklandı. Can kayıplarımızla birlikte sosyal ve ekonomik kayıplarımız da çok ağır oldu.

Bölge insanımız uzun yıllar topraklarına hasret kaldı. Terörün gölgesinde dağlarına, yaylalarına, ovalarına, köylerine gidemediler. Terörden bunalan yüzbinlerce vatandaşımız evini barkını, tarlasını toprağını terk ederek batıdaki şehirlerimize geldi, yerleşti. 

Şimdi yer altı ve yer üstünden fışkıran cevherlerin zenginliğiyle tanıştığımız köyler terör nedeniyle boşalmıştı. Birkaç aile büyüğünden başka kimsenin kalmadığı bereketli köyler terörün gölgesinde adeta fil mezarlığına dönmüştü.

Yetti artık! YETTİ GARİ! diyoruz. Bu acıları bu kayıpları bir 40 yıl daha mı yaşayacağız?

Şimdi, gidilemeyen o alanlar devletimizin varlığıyla festivallere ev sahipliği yapıyor, bölge halkıyla birlikte farklı şehirlerden ve ülkelerden konukları ağırlıyor.

Bölgede yapılan ulusal ve uluslararası turnuvalar, yarışmalar, şampiyonalar var.

Şırnak’ta, Cudi Tenis Turnuvası, rafting yarışmaları var. Cudi Hz. Nuh’u anma merasimi ve daha nicesiyle bu coşku devam ediyor ve edecek.

Hakkari’de, Cilofest, Mergabütan Kar Festivali, rafting yarışmaları, kış sporları, koşu yarışları var.

Van’da rafting şampiyonaları var.

Bu faaliyetler gençlerin farklı şehirlerle ve ülkelerle tanışmasını, binlerce ziyaretçinin gelmesin, kaynaşmasını, milli sporcuların yetişmesini sağlıyor. 

Kıymetli Misafirler,

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te de yaptığı Terörsüz Türkiye çağrısını tam olarak anlayabilmek için Türkiye’nin jeopolitik konumunu, etrafımızda yaşanan hadiseleri, küresel ve bölgesel oyunları iyi idrak etmemiz gerekir.

Etrafımızda son yıllarda savaşlar, iç karışıklıklar, vekâlet çatışmaları hiç eksik olmadı. Bilhassa son 35 yılda etrafımızda 15 büyük savaş, iç savaş ve çatışmalar yaşandı.

Kaynakları hızla tükenen ve korkunç doğal afetlerle yüzleşmeye başlayan bir dünyada yaşadığımızı da unutmamalıyız. Zorlu şartlar insanlığı bekliyor. Bu sebeple içimizde ne kadar güçlü olursak zorluklara karşı da o denli başarıylamücadele ederiz.

“Terörsüz Türkiye” yalnız iç barışımız için değil, aynı zamanda Mavi Vatan’da, Kıbrıs’ta, Balkanlar’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Afrika’dadaha güçlü jeopolitik sağlam duruşun ve istikrarın daşartıdır.

İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy 19 Kasım 1920’de Nasrullah Camii’nde verdiği vaazında şunları söylüyordu: 

“Milletler topla, tüfekle, tayyareler ile yıkılmıyor ve yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır.” 

Bu nedenle öncelikle içimizi güçlendirmeli, birlik ve beraberliğimizi, barışımızı, demokrasimizi, kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin dediği gibi “Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya; tek bilek tek yüreğiz. Biz Türkiye’yiz…” diyoruz.

​Terörün gölgesi çekildikçe yatırımın ışığı büyür. Güven riski kalkınca üretim pencereleri açılır. Terörsüz Türkiye hedefimiz gerçekleştiğinde milli imkân ve kaynaklarımız sosyal ve ekonomik kalkınmaya ayrılacak, ülkemizde baştan ayağa yatırım seferberliği başlayacaktır. 

Bu; sadece terörsüz değil, aynı zamanda daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye vizyonudur.

Kıymetli Konuklar,

Sayın Genel Başkanımız bunun bir yeni çözüm süreci olmadığını, devletin hiçbir şart altında terörle masaya oturmayacağını, kökü kazınana kadar terörle mücadele edileceğini defaatle ifade etmiştir. 

Buna rağmen “Ne alındı? Ne verildi?” diyerek Terörsüz Türkiye sürecini sabote etmeye çalışanlar var. 

Bu bir taviz, al-ver değil, terörün tasfiye sürecidir. Bu sürecin hiçbir noktasında pazarlığa, müzakereye, tavize, gizli girişimlere yer verilmemiştir. Süreç tamamen açık ve şeffaf yürütülmektedir. Hiçbir pazarlık yoktur, olmayacaktır. 

Şehitlerimizin aziz ruhlarını, şehit ailelerimizi, gazilerimizi incitecek hiçbir adım atılmamıştır, atılmayacaktır. 

Biz “Terörsüz Türkiye” dedikçe terörden, kaostan nemalanan, yıllardır içimize nifak tohumları saçanların uykuları kaçıyor, hayalleri kabusa dönüyor. Biz “birlik, beraberlik, kardeşlik” dedikçe kuduruyorlar. “Terör bitsin” dedikçe çılgına dönüyorlar.

Terör örgütünün tasfiye edilmesinden, terörün bitmesinden rahatsız oluyorlar. Çünkü ellerinde terör istismarından başka hiçbir siyasetleri yok.  Ülkemizin sorunlarına yönelik tek bir çözüm önerileri de yok. 

Daha düne kadar altılı masada DEM’lenen, terör örgütlerine selam gönderen, girdiği kabın şeklini alan siyasetçiler “Ne alındı, Ne verildi? diyerek bugün utanmadan bizi eleştirmeye kalkıyor. 

Emperyalistlerin taşeronluğunu yapan, Türkiye düşmanlarının kayığına binen, FETÖ terör örgütünün uşaklığını yaparak tarla kongreleriyle MHP’yi ele geçirmeye çalışanlar bize vatanseverlik taslayamaz.  

Altılı masada can ciğer kuzu sarması oturanlar, CHP’li belediyelerde ihale komisyonculuğu ile zıkkımlanan yolsuzlar bize istikamet çizemez. 

Daha düne kadar kimlerle seçim işbirliği yaptıklarını unutanlar bugün utanmadan Terörsüz Türkiye süreci üzerinden MHP’yi eleştirmeye kalkışıyor. 

Kapalı kapılar arkasında gizli anayasa çalıştayları yaparak uzlaşanlar bugün utanmadan milliyetçilik nutukları atıyor. 

Daha düne kadar birlikte kahvaltı hayalleri kuran, terör örgütlerine selam gönderen, şehidimizin bacısına küfreden siyaset çürükleri bize vatanseverlik nutukları atamaz. 

Kurduğu partiye babasının adını veren, her fırsatta bölücülük ve kışkırtıcılık yapan, kaos, kargaşa, yalan ve iftiradan beslenen, 15 Temmuz 2016 FETÖ hain darbe girişimi esnasında çağrılmasına rağmen Meclise gitmek yerine geceyi ABD büyükelçiliğinde darbecilerle birlikte geçirenler bize istikamet veremez. 

Değerli kardeşlerim,

“Terörsüz Türkiye” yalnız ülkemize değil; bölgesel barışa da katkıdır. İçeride başarıya ulaştıkça Suriye ve Irak kapsamında ve bu ülkelerin bütünlüğü ve bölünmezliği güçlenecektir.

Ve elbette ki, Suriye ve Irak’ta “yüreği, aklı, fikri” bizden kopmayan, kıblesini ve umudunu Türkiye’den asla çevirmeyen soydaşlarımız da huzur bulacaktır. 

İç barışın verdiği kuvvet ve özgüven Balkanlar’dan Kafkasya’ya ve Orta Asya’ya uzanan çok katmanlı dış politikamızı güçlendirecektir.

Bu vesileyle bir önemli hususa ilişkin görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum: 

Bildiğiniz üzere terör örgütünün feshi ve silah bırakmasına dair çağrı örgütün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. Ancak Suriye’deki PKK uzantısı SDG’nin suyu yokuşa akıtmaya çalıştığını görüyoruz. Bunları İsrail’in kışkırttığını da iyi biliyoruz.

SDG/YPG’nin 10 Mart 2025’te Suriye merkezi yönetimiyle imzaladığı mutabakatı uygulamaktan kaçınması İsrail’in hesaplarına tabi olduğunu göstermektedir. Bu tam bir İsrail piyonluğudur. Bu durum tarihi ve tehlikeli bir yanlıştır. 

Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü ülkemiz açısından çok önemlidir.

SDG/YPG’nin; Öcalan’ın çağrısı ve 10 Mart mutabakatı için “bizi bağlamaz” yaklaşımı; hele hele Terörsüz Türkiye sürecini görmezden gelmesi, baltalamaya çalışması çok vahim bir yanlıştır. 

Onları uyarıyoruz: 

İsrail’in maşası olarak varabileceğiniz hiçbir yer yoktur. Bu durumda sizi İsrail de Amerika dakurtaramaz. Bu siyonistlerin bir şekilde bir sürekullanıp da ortada bırakmadıkları hiçbir örgüt ve oluşum yoktur.

Kıymetli konuklar,

Türkiye’yi büyüteceğiz, iç cephemizi kuvvetlendireceğiz, kardeşliğimizi pekiştireceğiz.Bunu mutlaka başaracağız. 

Bu sürecin kazananı ülkemiz ve bölgemiz olacaktır, bu sürecin kazananı 86 milyon tüm milletimiz olacaktır, kazanan aydınlık yarınlarımızın teminatı evlatlarımız olacaktır.

Kıymetli Konuklar,

Bu toplantı bir slogan ve hamaset buluşması değil; ortak vicdanın hareketidir. 

Geçmişteki acılar hepimizin hanesine yazıldı.

Bize kalan en kıymetli emanet, birbirimize duyduğumuz güven, kardeşlik ve taşıdığımız ortak sorumluluktur. 

Birlik, aynılaşmak değildir; farklılıklarımızı koruyarak aynı hedefe omuz vermektir. Farklı hikâyelerimiz olabilir, ancak ortak hikayelerimiz çok daha fazladır. Çocuklarımız için kurmak istediğimiz güçlü, güvenli ve huzurlu Türkiye’nin ana omurgasını kardeşlik ve dayanışma duygularıyla birlikte inşa etmektir BİRLİK.  

Bu duruş; şiddetten arınmış, meşru siyaset, hukuka sadakat, ortak fayda ve şeffaf süreç ile kalıcıolacaktır.

Şiddetin prangası kırıldıkça yatırım, üretim ve umutlar büyüyecek; ortak paydamız büyüdükçe farklılıklarımız zenginliğe dönüşecektir.

Aziz Misafirler,

Türk’ün nizam kurma kudreti harekete geçmiştir. Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, nizam kurmakudretinin stratejik aklı, yol başçısıdır. 

Öngörülerinin isabeti defalarca ispatlanmıştır. Bu öngörülerindeki kararlılığı her türlü takdirin üzerindedir.

Biz Sayın Genel Başkanımıza, tüm milletimizin hatta bölge ülkelerin halkları gibi sonsuz güveniyor,öngörülerine inanıyoruz. Sayın Genel Başkanımız bugüne kadar ne söylemişse hep doğru çıkmıştır. 

Sayın Genel Başkanımız 25 Ekim 1992’de yaptığı konuşmada: “Cumhuriyet’in 100. yılında! 2023 yılında! Lider ülke Türkiye” hedefini ortaya koymuştur.  

Sayın Genel Başkanımız 23 Kasım 1997’de Partimizin 5. Olağan Kongresinde “milli birlik ve kardeşlik” çağrısı yapmış ve “Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş Yıl Dönümünü kutlayacağımız 2023 yılında “lider ülke”, Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethinin 600. Yıldönümünü kutlayacağımız 2053 yılına “süper güç” hedefini ortaya koymuştur.

Ayrıca Türkiye’nin öncülüğünde Türk Cumhuriyetleriyle ekonomik, siyasi ve askeri işbirliğinin oluşturulması gerektiğini söyleyerek bugünkü Türk Devletleri Teşkilatı fikrini ortaya atmıştır. 

Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle bu hedeflerimizi bir bir gerçekleşiyoruz.

Terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşeceğine adanmış bir yürekle inanıyoruz.

Çocuklarımızın geleceği için kaygıyı değil özgüveni, göçü değil üretimi, bavulu değil projeyi, tereddütü değil umudu konuşması için “Milli Birlik ve Dayanışma” diyoruz.

“Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik” diyoruz. 

Bugün konuşup dağılmıyoruz. Buradan net bir kararlılık ve ortak sorumlulukla ve kazançla ayrılacağız.

Her birimiz bulunduğumuz her alanda bu sürecintakipçisi, savunucusu ve uygulayıcısı olacağız. Terörsüz Türkiye yürüyüşü hepimizin omuzvermesiyle gerçekleşecektir. Yolumuzdaki taşları hep birlikte temizleyip bu yolda yürüyeceğiz.

Sevgili dostlar, bu milletin evlatları birbirinin kahrını yutmazsa, başkalarının zehrini yutmak zorunda kalırız. Biz bu zehri yutmayacağız. 

Güzel vatanımızın güzel insanlarıyla işi kolaykılacağız. 

İzmir’imizin, Manisa’mızın, Antalya’mızın, Aydın’ımızın, Muğla’mızın, Isparta’mızın, Uşak’ımızın, Burdur’umuzun ve Denizli’mizin güzel insanlarıyla Terörsüz Türkiye’yi omuzlayıp acıyı bal eyleyeceğiz, onlarca yılın hasretini gidereceğiz.

BİZ MHP’yiz, biz bu yola baş koyduk!

Bu salondan hep birlikte haykırıyoruz: “Kalbimiz Devlet Bahçeli” diyoruz. O ki, işin içinde bilgemiz Devlet Bahçeli var, sorun yok diyoruz.

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe! diyoruz.

Hepinizi teşrifleriniz, iradeniz, sabrınız ve inancınız için kutluyorum. Yolumuz açık, niyetimiz hayırlı, gayretimiz, kardeşliğimiz daim olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*