MHP’li Günal: Tarımda Kendimize Yetemiyoruz, Her Şeyi İthal Ediyoruz

Cumhur İttifakı Millet Aklı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 13 Kasım 2014 tarihinde Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun 2015 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet GÜNAL, atama bekleyen ziraat mühendisi, veteriner hekim ve teknikerlerin kadrolarının bir an önce verilemesi gerektiğini, personelle ilgili de siyasi davranılmaması gerektiğini söyledi. Tarımda ne kendimize ne de hayvanlarımıza yetemediğimizi belirten Günal, 103 ayrı ülkeden tarım ürünü, hatta saman ve hayvan ithal ettiğimizi söyledi. Tarımın yeterince desteklenmediğini ifade eden Günal, tarımsal üretimin düştüğünü ve girdi maliyetleri nedeniyle başta Antalya olmak üzere birçok yerde tarlaların ekilemez hale geldiğini belirtti. Arazi toplulaştırmasının Antalya gibi seracılık ve narenciye ekiminin yaygın olduğu yerlerde farklılaştırılması gerektiğini vurgulayan Günal, Bakan Eker’e medyada yer alan yarış atlarının kime ait olduğuna ve ithal edilen buğday, mısır gibi ürünlerin miktarı ve tohumculukla ilgili sorular sordu. Ancak Bakan bu soruları geçiştirerek cevap vermedi.

Günal’ın konuşmasının özeti şöyle:

Mühendis, Veteriner ve Teknikerlere Kadro Verilsin!
Maalesef tarımda tablo acı, pek tatlı konuşamıyoruz. Ama öncelikle personel alımına ilişkin talepleri iletmek istiyorum. Hem Sayın Genel Başkanımıza, hem Komisyon üyesi milletvekillerimize, hem şahsımıza sürekli olarak bu mühendislerin, veterinerlerin, teknikerlerin atamasıyla ilgili talep yağıyor. “Talep ettik, Maliyeden çıkmadı.” demişsiniz bir ara, ama inşallah kısa sürede çıkar. Biz bu arkadaşlarımızın talebini size bir kez daha iletmiş olalım. Personelle ilgili birkaç şey daha söyleyeceğim. Denizli’de eski müdür yardımcısı, MHP’den de milletvekili adayı olan Mehmet Ali Uzakgider arkadaşımız, göreve iade edilmediği için dava açmış, mahkemeyi kazanmış, kuruma geri gelmiş ama işe başlama maalesef yapılmamış. Bu hususta bir gelişme var mı? Neden yasal süre geçmesine rağmen göreve iade edilmedi? Torba kanunda paralelciler için madde çıkardınız ama Anayasa Mahkemesi iptal etmesine rağmen MHP adaylarına da uygulamaya devam ediyormuşsunuz.

Tarımda Her Şey İthal! Kendimize de Hayvanlarımıza da Yetemiyoruz!
Türkiye için “Kendi kendini besleyen bir ülkeyiz.” derdik. Maalesef tarımdaki durumumuz hakkında bugün olumlu şeyler söyleyemiyoruz. Bugün bırakın kendi kendimizi, ineklerimizi bile besleyemez hâle geldik, dışarıdan saman ithal eder hâle geldik. Kendimizi beslemeyi bırakın, hayvanlarımızı besleyemez hâle geldik. Bunun sonucunda da dışarıdan hayvan ithaline, et ithaline başladık. Piyasanın getirdiği şeyler, belki vahşi kapitalizmin getirdiği fiyatlar ama asıl sorun, girdi maliyetleri artınca insanlar tarımsal üretim veya hayvancılık yapmaz oluyor. Süt fiyatı sudan ucuz olursa, girdilerin maliyeti fazla olursa, tarımsal ürünün fiyatı fazla artmazken girdi sürekli artarsa böyle bir ortamda çiftçilik yapmak doğal olarak zor. Örnek: Sudan’la ilgili, çiftlik kiralamışız, “işte normal, orada ucuz” falan demişsiniz. Şimdi, “Bizde girdi pahalı olursa vatandaş niye tarım yapmıyor?”u bir düşünmemiz lazım önce. Yani, Avrupa Birliğine çok özeniyoruz ama tarımı en çok destekleyen ülkeler orada; Amerika öyle, Avrupa öyle. Demek ki biz destekliyoruz diyorsunuz ama açıkçası burada da sıkıntı var gibi.

Tarımsal Destekler de Üretim de Düşüyor!
Ben tarımsal desteklemenin oranını anlayamadım; Müsteşar Bey ayrı söylüyor, TÜİK ayrı söylüyor, siz ortayı bulmuşsunuz, Allah razı olsun. Yani, birisi “3 küsur” diyor, birisi “1” diyor, siz “2,2 mi, 2,1” mi diyorsunuz, öyle bir şey, desteklerin GSYH’ya oranını söylüyorum.
Üretimle ilgili bakıyoruz, yine aynı şekilde, ciddi anlamda düşüş var. Hani tarımda şunu yaptık, bunu yaptık diyorsunuz, hep mukayese ediyorsunuz; 2002’ye bakıyorum, tarımsal istihdam yüzde 34’müş, şimdi yüzde 20’lere düşmüş, 21, 22 civarında.
Tarımın genelinde bir düşüş var; üretiminde, desteğinde, onun için dışarı doğru gidiyor gibiyiz. Evet, sanayiye yatırım yapalım dedik, evet, AR-GE’ye yapalım, o artsın zaten, ama bu tarımın gerilemesini gerektirmiyor. Yani üretim anlamında, bir de tarımsal sanayiyle ilgili gelişmeleri destekleyeceğiz ki ürünlerimizi daha verimli bir şekilde üreteceğiz, toprağımızı ona göre kullanacağız. Dolayısıyla, burada da bir sıkıntı var gibi.
Biraz trajikomik bir şekilde Yılmaz Özdil yazmış, diyor ki: “ABD’den buğday, Kanada’dan mercimek, Sudan’dan susam, Çin’den sarımsak ithal ediyoruz. “ Şimdi, bakıyorum çok da çeşitlendirmişiz, garip geldi. Yani, “…İtalya’dan bakla, Meksika’dan nohut…” Açıkçası yazıyı okuyunca açıp baktım ayrıntısına, tam 103 ülkeden tarım ürünü ithal ediyormuşuz. Tamam yani serbest piyasada ucuz olanı alırız, pahalı olanı satarız da bizim de birçok avantajlı ürünlerimiz vardı, bunları bir yeniden dikkate almak ve desteklemek lazım.

Manavgat’ta Artık Tarım Alanları Ekilmez Oldu! Felaketin Zararları Tazmin Edilsin!
Neden diyorum Sayın Bakanım? Manavgat’ta -söyledim size- buraların çoğu pamuk tarlası. Benim çocukluğumda Ulualan Ovasına tamamen pamuk ekilirdi. Yavaş yavaş verimlilik düşer, girdi maliyetleri artar da çiftçi çıkarsa bir daha tarıma döndüremiyoruz. Bu arkadaşlarımızın gitti bir kısmı otellerde çalışıyor. Önce dükkân kiraladılar, sonra baktılar gerekli kazanç olmuyor, bu sefer tüccar sınıfına girdikleri için yeniden çiftçi sınıfına da dönemediler, burada sosyolojik bir durum da var. Ne yaptılar? Bu sefer şimdi yevmiyeyle oralarda çalışmaya başladılar. İcradan dükkanları gitti, işte, derici açmış, kuyumcu açmış, bir şey yapmış, iki üç sene sonra çalıştıramamış. E tarlalar da gitti, ne olacak? Bu sefer ekilen alanlar daralmaya başlıyor. Dolayısıyla, burada ekim alanlarıyla ilgili, tarımın teşvikleriyle ilgili birtakım ciddi sorunlar var. Bizim bunları yeniden ele almamız lazım. Aksi takdirde, konuşuruz konuşuruz ve bunları çözemeyiz.
Başka bir husus, Manavgat’ta son yıllarda hiç yaşanmayan bir sel felaket yaşadık. Ziraat odamızın bilgilerine göre tespitleri yapılmış, 300’e yakın çiftçimiz zarar görmüş. Zaten tarımsal üretim bölgemizde giderek azalmaya başladı hiç olmazsa yapanların zararları bir an önce karşılansın.

Arazi Toplulaştırması Bölgeye ve Ürüne Göre Farklı Uygulanmalı!
Şimdi, başka bir husus var. Manavgat’ı söyledim ama bizim tarım alanlarının, arazilerin toplulaştırılmasıyla ilgili her yere uymayan bir çalışma var. Neden öyle söylüyorum? Antalya’da dolaşıyorum, arkadaşlarımız bize diyor ki: “Efendim, böyle bir şey çıkmış, tamam ama bu Urfa’nın ovalarında, Adana’da olur. Biz burada Demre’de, Kumluca’da seracılık yapıyoruz. Biz küçük bir camekândan, seradan bile geçimimizi temin edebiliyoruz. Şimdi, bölündü, satamıyoruz, alamıyoruz, ötekisi bilmem ne yapıyor.” Yani, farklı ürünlerde ve farklı bölgelerde bu hususun, bu ölçeklerin ürün tarzına göre, o arazinin niteliğine göre yeniden, bir daha gözden geçirilmesini talep ediyorlar çünkü verimli şey yapamıyorlar, geçim zor. “Biz birkaç dönüm küçük bir yer yaptığımız zaman, burada bir dönüm yerde bile bir şeyler üretebiliyoruz, geçimimizi sağlıyoruz. Evet, verimlilik anlamında diğer ürünlerde, büyük yerlerde yapılması gerekebilir ama biz burada seracılık anlamında, daha küçük yerlerde bir şeyler yapabiliriz. Buğday ekimi ayrıdır, tahıl ekimi ayrıdır ama biz de sebzede, meyvede, dar alanda bunları sağlayabiliriz. Bu konuyu yeniden gündeme getirin. Bakanlığımız da hem kanunda hem bir ikincil düzenlemelerde bu konularda bir farklılaştırma getirsin.” diye talepleri var.
Belli ürünlerde belki farklı uygulamalar yapılabilir diye düşünüyorum. Bölgeye göre veya ürünün niteliğine göre, araziye göre farklılaştırma yapılabilir mi? O konuda da arkadaşlarımız bir incelerlerse, somut talepler var, daha sonra da iletebilirim ama daha sonra gündeme alınmasında fayda vardır diye düşünüyorum.

O Atlar Kimin? Yarış Atı Merakının Bedelini Devlet Ödemesin!
Şimdi, tartışma konusu olan atlarla ilglili bizim de elimize birtakım bilgiler geldi. At merakı güzel, ben de Türk’ün töresinde önemli yeri olan atı severim, at resimlerini severim, olması güzel; gazete haberlerinin de tamamına itibar etmeyeyim diyorum. Ama onlar da diyorlar ki “Mahkemeye verdi, Sayın Bakan tekzip gönderdi.” Ki bir de baktım, yazan da Millî Gazete’ymiş. Hani olur da bir şey olur, aranızda ayrı bir “sürtüşme” olur, bir şey olur. Baktım, şimdi arka arkaya hepsi Millî Gazete’nin iddiaları, tekzibi de mahkemeden dönmüş. Ve enteresan yani “6 tane at şunun üstüne, bunun üstüne…” diyor. Ya şimdi, tabii, at merakı var, çiftlik de olur, at çiftliği de yapar Bakanlık, TİGEM ona göre yapar, hepsi olabilir ama bunların konuşulması doğru değil. Eğer bir şey varsa bize de bilgi verirseniz gazete haberleri üzerinden konuşmayalım ama bilgi kirliliği oldu mu -dün de birtakım tartışmalar yaşadık- bilgi eksik oldu mu biz mecburen -siz bilgi vermezseniz- bize verilen bilgileri doğru kabul etmek zorunda kalırız. İnşallah onlar o söylendiği şekliyle doğru değildir. At merakınızı tebrik ediyoruz ama devlet imkânlarıyla değil, şahsi imkânlarla devam ederse iyi olur.
İnşallah kendine yeten ülke olma yolunda biraz ilerleme sağlarız. Bunlar seçim öncesi gümbürtüye gitmez. Yapısal önlemler, diğer şeylerde olduğu gibi “eylem planı” diyerek kalmaz, uygulamaya geçer ve ülkemiz de yeniden tarımda kendi kendine yeten bir ülke hâline gelir diyorum.

Bütçelerinizin hayırlı olmasını diliyorum.

Mehmet Günal’dan Tarım Bakanı’na İthal Buğday, Mısır ve Tohumculuk Sorusu:
Bir daha soruyorum: Bu at meselesini merak ediyorum, bu atlar kimin? Diğer bir husus: Türkiye ABD’den ne kadar pirinç ithal ediyor, başka ülkelerden ne kadar pirinç ithal ediyor? İkincisi: Ne kadar mısır ithal ediyor? Bunun ülke dağılımı nedir, tahıllarla ilgili? Bunlardaki gümrük oranları nedir? Bir değişiklik oldu mu, en son siz düşürdükten sonra yeni bir artış, düşme var mı? “Nereden geldi aklınıza?” derseniz, baktım şimdi, Soner Yalçın yazı yazmış ama ta 2006 yılında, ben de Cargill’le ilgili, o dönemdeki şeker, nişasta kavgasıyla 4-5 sayfalık bir yazı yazmışım. Acaba bu gelişmeler ne alemde? Nişasta bazlı şeker sektöründe birçok şey var. Tohumculuğumuzla ilgili yeni düzenlemeler yapacak mısınız? Tohumculuk Yasası’ndan sonra yabancı tohuma bağlı kaldığımızı söyleyen iddialar da var. Türk tohumculuğunda ne yapıyorsunuz? Kanundan sonra yeniden bir tohumculuk merkezi araştırmaları devam ediyor mu, yeni bir şey olacak mı yoksa dışarıdan GDO’lu tohumları almaya devam edecek miyiz? “Yeni geliştirilmiş tohum” diye diye Anadolu’nun orijinal tohumları gidiyor, tarımımız geriledikçe de yabancıya muhtaç hâle geliyoruz!

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*