MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih YALÇIN: 2024 Mart’ında yapılacak Yerel Seçimlerde de birlik ve bütünlüğümüze göz diken, bekamıza tuzak kuran, mahallemizde barış ve huzuru bozan oluşumlar sandığa gömülecektir

Cumhur İttifakı Millet Aklı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Prof. Dr. E. Semih YALÇIN @E_SemihYalcin: 2024 Mart’ında yapılacak Yerel Seçimlerde de birlik ve bütünlüğümüze göz diken, bekamıza tuzak kuran, mahallemizde barış ve huzuru bozan oluşumlar sandığa gömülecektir

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih YALÇIN: 2024 Mart’ında yapılacak Yerel Seçimlerde de birlik ve bütünlüğümüze göz diken, bekamıza tuzak kuran, mahallemizde barış ve huzuru bozan oluşumlar sandığa gömülecektir

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın, “Antalya İl Başkanlığı Olağan Kongresinde” yapmış olduğu konuşma


Muhterem hazirun!

Değerli dava arkadaşlarım!

Öncelikle; Türkiye’nin küresel turizm markası hâline gelmesinde en büyük paya sahip illerden Antalya’da, il kongremiz vesilesiyle aranızda olmaktan duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum.

MHP olarak; bir yandan il ve ilçe kongrelerimizi gerçekleştirme, diğer yandan da Yerel Seçimlere giden süreçte belirlediğimiz hedeflere yürüme gayretindeyiz.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin sarstığı 11 ilimizin; seçim çalışmaları sırasında her açıdan öncelikli konumda olduğu, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından defalarca dile getirilmiştir.

Antalya’nın içinde bulunduğu turizm bölgeleri de 2024 Yerel Seçimleriyle ilgili MHP’nin hedef ittihaz ettiği yerler arasında bulunmaktadır.

Bu bağlamda, turizm bölgelerindeki il ve ilçelerde yapacağımız saha çalışmaları, ortaya koyacağımız siyasi performans önem arz etmektedir. 

Sinesinden çıktığımız ve sahada kucaklaşıp halleşmekten daima şeref duyduğumuz Türk milleti, MHP’nin varlık sebebidir.

Milletimizin bekasını, devletimizin temadisini temin için güttüğümüz milliyetçilik davası; hayat sürdüğümüz ve dünyanın daima ilgisini çeken bu güzel coğrafyada yaşanan büyük ve kutlu bir varoluş kavgasıdır.

Bu büyük davayı sırtlayan MHP ve Ülkücü Hareket, 54 yıl zarfında destansı bir mücadele sergilemiş, bu uğurda da binlerce şehit vermiştir.

Türk milliyetçiliğinin yarım asrı aşan süredeki dinamizmi, fikir birikimi ve sarsılmaz inanç esasları bugüne ışık olmuştur.

Dünün mayası, bugünün hamuruna kıvam ve ruh vermiştir.

Ne var ki MHP’nin temsil ettiği bu büyük siyasi hareketin şerefli mazisi ve bugün geldiği yer, çeşitli çevrelerce zaman zaman sorgulanmaya çalışılmaktadır.

Bir dönem MHP ve Ülkücü Hareket’in saflarında hasbelkader bulunup sonradan tavır ve davranışlarında pişmanlık emaresi görülenler, geçmişi muahezeye cüret edenlerin başını çekmektedir.

Bu gibiler; kendilerine huy, mizaç ve meşreplerince daha kolay, ucuz ve menfaatperest yollar aramışlardır.

Bu gibiler, varisi ve sahibi olduğumuz büyük davanın mihnet, zahmet ve çilesini görünce dik duruş sergileyemeyenlerdir.

Bu gibiler, acı çekmeye yüreği yetmeyen tatlı su milliyetçileridir.

Ortaya koydukları karakter zaafları, onları dönekliğe, oportünizm ve revizyonizme sürüklemiştir.

Bahse konu kimselerin Türk milliyetçiliğini tenkit etme arayışlarının sebebi, içine yuvarlandıkları açmaza uygun bir kılıf uydurmaktır.

Oysa Türk milliyetçiliği; şahince bir duruş, kararlı ve caydırıcı bir varlık izharıdır.

Türk milliyetçiliği; sabır ister, sebat ister, metanet ister, bağlılık ister, vefa ister, dürüstlük ister.

Bu davayı bir takım zayıf kalıplara sokmaya çalışmak, ikiyüzlü maskelerle çirkinleştirmek kimsenin haddi değildir.

Bu davayı bir takım siyasi laboratuvar hamleleriyle bir başka şekle ve kıvama dönüştürmeye, bünyesini her kaba girebilecek akışkan hâle getirmeye kimsenin gücü yetmez.

Ülkücü kalmaya, milletinin değerlerini korumaya nefesi ve çapı yetmeyenlerin kurduğu siyasi oluşumları bekleyen, sadece hüsrandır.

Mesela İP’in yaşadığı siyasi sarsıntı ve savrulduğu anaforlar, Türk milliyetçiliği davasına ihanet edenlerin hazin akıbeti hakkında yeterince fikir vermektedir.

​Şimdilerde bu partinin kendi başına hareket etme ve Yerel Seçimlere kendi adaylarıyla girme kararına da aynı gözle bakmaktayız.

​Özellikle Ankara ve İstanbul için bağlaşıklarına kapıları açık bırakan İP’in, CHP’nin adayları sahaya inince mürai mi sözünün eri mi olduğunu göreceğiz.

​İP sözcülerinin kamuoyunu aldatmaya matuf açıklamalarının bir cambazlıktan ibaret olduğuna, o vakit bir kez daha şahit olacağız.

Ya önce İP’i sonra da öteki mikro partileri Meclise taşıyarak kendi ayağına kurşun sıkan, bölücülerin acentesi HDP’yle kader ortaklığından bir türlü vazgeçmeyen CHP’ye ne demelidir? 

CHP’de değişim kavramı etrafında şekillenen iç kavgalar, bu partide Jakoben kafanın hiç mi hiç değişmeyeceğini gözler önüne sermektedir.

CHP’de demokrasi ve millî irade düşmanlığı bütün varlığıyla ömür sürmektedir.

İttihatçı, suikastçı, husumetçi zihniyet; Atatürk’ten sonra bu partiyi ele geçirmiştir.

İnsan hakları, demokrasi, özgürlük savunuculuğu kisvesine bürünerek uygulamada bunların tam tersi bir siyaset anlayışını seçmek, başını CHP’nin çektiği Türk soluna mahsustur.

Aslında Jakobenizm, müdahalecilik, vesayetçilikBatı tipi siyaset anlayışının doğasında vardır.  

Türk solu, ideolojik açıdan alabildiğine Batıcıdır.

Bu yüzden de emperyalizm tarafından istismara açıktır.

Dayatmacı, tepeden inmeci, buyurgan, otoriter, sultacı ve
Yassıadacı zihniyet, solun şuuraltına işlenmiştir. 

Bizans tipi entrikalara tevessül, demokrasiyi bulandırma veya sekteye uğratma çabaları bu yüzden sol partilerde fazlasıyla görülmektedir.

Bilhassa CHP, altı okta yer alan kuruluş ilkelerine inat; Marksist, antidemokrat ve vesayetçi odakların esiri, bağımlısı olmuştur.

Cumhuriyet’i kuran CHP’nin yerini Cumhuriyet’i parçalamaya çabalayan bölücü ihanet odaklarının iş birlikçisi, hadimi ve muhafızı bir teşekkül almıştır.

Toplumsal barışın, kişisel hak ve hürriyetin boynuna inmiş giyotinden farksız olan Yassıada Mahkemelerinin, CHP’nin kanatları altında halka tattırdığı şiddetli demokrasi acısı, millet vicdanında halen tazeliğini korumaktadır.

Ancak sivil ve askerî vesayet odaklarının demokrasimize müdahalede yarışıp dayanıştığı, siyasi engizisyon masalarının kurulduğu günler gerilerde kalmıştır. 

Milletimiz, kendi varlığına ve değerlerine yönelen saldırıların siyasi temsilcilerine artık hiçbir seçimde geçit vermeyecektir.

2024 Mart’ında yapılacak Yerel Seçimlerde de birlik ve bütünlüğümüze göz diken, bekamıza tuzak kuran, mahallemizde barış ve huzuru bozan oluşumlar sandığa gömülecektir.

CHP’li Antalya Belediyesi, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde FETÖ propagandası içeren belgesel filmin seçkiye dâhil edilmesini desteklemiştir.

Bölücü örgütleri desteklemek başka şey, sansür başka şeydir.

MHP olarak, “Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın FETÖ’yü destekleme kepazeliğine karşı aldığı tavrı alkışlıyoruz.

FETÖ’ye, FETÖ propagandasına omuz veren Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni şiddetle kınıyoruz. CHP, bunun bedelini 31 Mart 2024’te sandıkta ödeyecektir.

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*