MHP, 19 Mayıs 2018 tarihine kadarki suçlara ilişkin 5 yıl şartlı indirim öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu.

Cumhur İttifakı Millet Aklı

MHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, MHP Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Erhan Usta ile MHP milletvekillerinin imzasını taşıyan teklif, “Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinden Şartlı İndirim ile Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifi” adını taşıyor.

Teklif, 19 Mayıs 2018 tarihinden sonraki suçları kapsam dışı bırakıyor.

Bu tarihten önce işlenen, düzenlemede ayrık tutulanlar hariç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 765 sayılı TCK ile özel kanunlardaki suçlar yönünden tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken toplam ceza sürelerinden şartlı indirim yapılmasını öngören teklif, bunun sonucu infazı kalmayan hükümlü ve tutukluların salıverilmesini amaçlıyor.

Teklifte istisna olarak sıralanan suçların dışındaki suçlarla ilgili olarak hükümlülerin, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam ceza süresinden bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indirim yapılacak. Ceza kalmazsa hükümlü salıverilecek.

Hükümlünün birden fazla cezası varsa indirim, her bir ceza için ayrı ayrı uygulanmayacak, tabi olunan infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken toplam cezadan bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak.

Sanık veya şüphelinin tutukluluk durumu, istinaf ve temyiz kanun yolunda, ilk derece mahkemesi ile istinaf ceza dairesince hükmolunan cezaların toplam süresi; kovuşturma evresinde, iddianamede ya da görevsizlik kararında sanığın işlediği iddia olunun suç ve suçlara ilişkin sevk maddelerindeki cezanın alt sınırı; soruşturma evresinde şüphelinin üzerine atılı suç veya suçların kanun maddelerinde gösterilen cezanın alt sınırı göz önüne alınarak tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam ceza süresi üzerinden bir defaya mahsus, 5 yıl indirim yapılmak suretiyle değerlendirilecek.

Alt sınırın belirlenmesinde TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler esas alınarak teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, ceza indirimi gerektiren şahsi sebepler göz önünde bulundurulacak.

MHP’nin, bazı suçlarda ceza indirimi öngören kanun teklifinde, teklifin kapsamında bulunmayan suçlar da ayrıntılı olarak belirtildi.

MHP’nin, Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinin Şartlı İndirimi ile Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu.

Kanun teklifinde kapsama alınmayan suçlar “İstisna” başlığı altında düzenlendi. Türk Ceza Kanunu’ndaki bazı suçlar kapsam dışı bırakıldı.

“Askerleri itaatsizliğe teşvik ve aleniyet”, “devletin ülkesine ve egemenliğine karşı cürümler”, “vatandaşın devlete karşı harbe katılması”, “harp veya hasmane hareketlere tahrik, yabancı devlet müdahalesini tahrik, milli menfaatlere aykırı hareketler”, “asker toplama, hasmane hareketlerde bulunma”, “düşman askeri harekatına yardım, düşmana iaşe temini”, “taahhüdü yerine getirmemek, taahhüde hile karıştırmak”, “askeri tesisleri tahrip”, “siyasi mahiyetteki vesikalarla ilgili suçlar”, “gizli kalması lazım gelen malumatla alakalı casusluk-ifası menedilen malumata ilişkin casusluk” ile “taksirle işlenen casusluk” kapsam dışı bırakılan suçlar arasında yer aldı.

“Gizli askeri bölgelere girme, devlet güvenliği ile ilgili belgeleri bulundurma”, “ifşa ile ilgili casusluk”, “yayılması yasaklanan haberleri ifşa”, “devlet sırlarından yararlanma-devlet hizmetinde sadakatsizlik”, “harp zamanında devlet emirlerine uymamak”, “vatana manevi hıyanet-düşman devletten nişan veya aylık almak”, “anayasa düzenini ihlal, yasama organının fonksiyonlarını engelleme suçları”, “icra kuvvetine tecavüz”, “asker toplamak”, “isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “fesat heyetlerini teçhiz” ve “askeri komutanlıkların gasbı” suçları kanun teklifinin kapsamı dışı bırakıldı.

Kanun teklifinde, “ülkenin güvenliğini tehlikeye koyacak yayınlar, halkı askerlikten soğutma”, “cumhurbaşkanına suikast”, “cumhurbaşkanına fiili saldırı”, “harp zamanında bozgunculuk”, “silahlı çete kurma cürümleri”, “silahlı çeteye yardım”, “devletin emniyetine karşı gizli suç ittifakı”, “devletin güvenliğine karşı cürüm işlemeye tahrik”, “işkence suçu”, “kötü muamelede bulunma-cismen eza verme”, “mefruz cebirle ırza geçme”, “mefruz cebirle ırz ve namusa tasaddi”, “cebren ırza geçme, cebren ırza tasaddi, reşit olmayan 15 yaşını bitirmiş küçüklerle rızaen cinsi münasebet”, “şahsa bağlı ağırlatıcı sebepler”, “fiile bağlı ağırlatıcı sebepler”, “hayasız hareketler”, “fuhuş maksadıyla kadın oynatmak”, “söz atma ve sarkıntılık cürümleri”, “kasten adam öldürme” ile “aile fertlerine kötü muamele” istisna suçlar arasında yer aldı.

Kanun teklifi, “soykırım”, “insanlığa karşı suçlar”, “örgüt”, “kasten adam öldürme”, “insan üzerinde deney”, “organ ve doku ticareti”, “işkence”, “neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence”, “eziyet”, “cinsel saldırı”, “çocukların cinsel istismarı”, “reşit olmayanla cinsel ilişki”, “cinsel taciz”, “devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak”, “düşmanla iş birliği yapmak”, “devlete karşı savaşa tahrik”, “temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama”, “yabancı devlet aleyhine asker toplama” ile “askeri tesisleri tahrip ve düşman askeri hareketleri yararına anlaşma” suçlarını işleyenleri kapsamıyor.

“Düşman devlete maddi ve mali yardım”, “Anayasayı ihlal”, “cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı”, “yasama organına karşı suç”, “hükümete karşı suç”, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyan”, “silahlı örgüt”, “silah sağlama”, “suç için anlaşma”, “askeri komutanlıkların gasbı”, “halkı askerlikten soğutma”, “askerleri itaatsizliğe teşvik”, “yabancı hizmetine asker yazma, yazılma”, “savaş zamanında emirlere uymama”, “savaş zamanında yükümlülükler” ile “savaşta yalan haber yapma” suçlarını işleyenler teklif kapsamına alınmadı.

Teklifte kapsam dışı bırakılan diğer suçlar şöyle:

“Seferberlikle ilgili görevin ihmali, düşmandan unvan ve benzeri payeler kabulü, devletin güvenliğine ilişkin belgeler, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, siyasal veya askeri casusluk, devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, uluslararası casusluk, askeri yasak bölgelere girme, devlet sırlarından yararlanma, devlet hizmetlerinde sadakatsizlik, yasaklanan bilgileri temin, yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini, yasaklanan bilgileri açıklama, yasaklanan bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklama, taksir sonucu casusluk fiillerinin işlenmesi, devlet güvenliğiyle ilgili belgeleri elinde bulundurma.”

Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar, Atatürk aleyhine işlenen suçlar ile Orman Kanunu’nda yer alan suçları işleyenler kapsam dışında yer aldı.

Teklife göre, kanun hükümleri uyarınca salıverilme işlemleri; soruşturma evresinde cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimliğince, kovuşturma evresinde, yargılamanın devam ettiği mahkemece; dosyanın İstinaf Mahkemesi, Yargıtay ilgili dairesi ya da Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunması halinde İstinaf Mahkemesi, Yargıtay Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca; kesinleşmiş hükümlerde, mahkumiyet hükmünü veren mahkemece dosya üzerinden inceleme yapılarak derhal yerine getirilecek.

Kanun uyarınca salıverilen hükümlülerin, tahliye tarihine kadar hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemeleri ve bu hapis cezasının kesinleşmesi halinde, yapılan indirim geri alınarak cezaların infazına başlanacak.

Kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.

MHP’nin, bazı suçlarda ceza indirimine ilişkin teklifinin gerekçesinde, “FETÖ/PDY mensubu hakim ve savcılar, geçmişte adalet mekanizması ve adalet duygusunda derin yaralar açmışlardır. Kanun teklifinin amaçlarından biri, bu derin yaraların onarılmasını sağlamaktır.” ifadesi kullanıldı.

Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinin Şartlı İndirimi ile Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu.

Teklinin gerekçesinde, 16 Nisan 2017’de yapılan halk oylaması ile Anayasa değişikliğinin kabul edildiği, 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nden sonra Anayasa’da yapılan (yönetim reformu) değişikliği ile de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği anımsatıldı. Böylece ülkede siyasal anlamda köklü bir değişiklik meydana geldiği ifade edilen gerekçede, bunun da genel bir barışmayı gerekli kıldığı belirtildi.

Gerekçede, ülkede yıllar içinde meydana gelen sosyal ve ekonomik değişikliklerin, zaman içinde ekonomik yapının yozlaşması, gelir adaletsizliğinin yol açtığı yoksulluk ve ahlaki değerlerde aşınmanın yanı sıra sağlıksız kentleşme, işsizlik, ücret, enflasyon, kişi başına düşen gelir gibi makroekonomik değişkenler ve yazılı, görsel ve dijital yayınlarla sosyal paylaşım sitelerindeki şiddet öğelerinin, suçların artmasına yol açtığı kaydedildi.

Teklifin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:

“FETÖ/PDY mensubu hakim ve savcılar, geçmişte adalet mekanizması ve adalet duygusunda derin yaralar açmışlardır. Kanun teklifinin amaçlarından biri, bu derin yaraların onarılmasını sağlamaktır. Hain FETÖ/PDY örgütünün, adalet sistemimiz içerisindeki yapmış olduğu kadrolaşmanın sağladığı avantajla siyasi, ideolojik ve ekonomik olarak hasım gördüğü kişileri, hukuk görünümlü ancak hukuk dışı yöntemlerle tasfiye, cezalandırma ve yok etme yollarına başvurduğu bir hakikattir.

FETÖ/PDY örgütü üyesi hakim ve savcılar, örgütün stratejisi doğrultusunda bulundukları konumları silah olarak kullanmışlardır. Amaç ve hedefleri doğrultusunda örgüte, tam bir bağlılık ve itaatle hareket eden hakimlik ve savcılık vasfını kaybetmiş bu kişiler, vermiş oldukları kararlar ile yüz binlerce insanımıza telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşatmışlardır. Keza örgüt üyelerinin performans yükselmesini sağlamak için suçla mücadele adı altında sahte raporlar, yalan tanıklar ve usulsüz dinlemeler ile binlerce kişiyi tutuklamışlardır. Örgütün hukuk sitemini kullanarak gerçekleştirdiği haksızlıklar ve mağduriyetlerin, ‘yargılamanın yenilenmesi ve diğer kanun yollarıyla’ giderilmesi de hukuken mümkün olmamıştır. Bunun sonucu olarak, örgüt hiyerarşisine tabi hakim ve savcıların, 2006-2016 yılları arasında vermiş oldukları hukuka aykırı kararlar ve usulsüz tutuklamalar ile tutuklu ve hükümlü sayısında ülkemizin dünyada yedinci, Avrupa’da birinci sırada yer almasına neden olmuşlardır. ”

Cezaevlerinin, teorik olarak toplumun genel güvenliğini sağlamak için bulunduğuna işaret edilen gerekçede, günümüzde cezaevlerindeki fiziki koşuların yetersiz olduğu, suçluyu ıslah ve rehabilite ederek topluma yeniden kazandırma işlevini hızla kaybettiğinin görüldüğü aktarıldı.

Cezaevi koşullarının kapasitenin 3-4 katı kişiyi barındırmasının kurumun bünyesinde güven zafiyeti oluşturduğuna işaret edilen gerekçede, bir kişinin tutuklu ya da hükümlü olmasının, onun insan haklarından mahrum olacağı anlamına gelmeyeceği vurgulandı.

Ülkedeki 449 cezaevinin kapasitesi 211 bin 274 iken cezaevlerinde 194 bin 404 hükümlü, 59 bin 131 tutuklu olmak üzere, toplam 253 bin 535 kişinin bulunduğu bildirilen gerekçede, “Fiziki yetersizlikler, sosyal barışı tehdit edebilecek nitelikte olup provokasyonlara açık haldedir.” denildi.

Gerekçede, yasama organının, ceza hukuku ile tamamlayıcısı olan infaz hukuku alanında bazı fiillerin suç olarak tanımlanması veya suç olmaktan çıkarılması, cezaların yerine getirilme koşullarının belirlenmesi konularında kamu yararını gözeterek düzenlemeler yapma takdir hak ve yetkisi bulunduğu anımsatıldı.

Kullanılan bu yetkinin, anayasa, evrensel hukuk kuralları ve taraf olunan sözleşmelerle uyumlu olması gerektiği belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

“Cezaevleri ve infaz hukuku ile ilgili yeni bir düzenleme yapmak, af çıkarmak, cezalarda indirim yapılmak suretiyle bu sorunları çözmek adına oluşan fikir ve söylemler, 2018 Mayıs ayı ortalarında toplumun tamamıyla paylaşılmıştır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ve Milli Hareketi başlatma tarihi olan ’19 Mayıs’ günü bu sebeple esas alınarak 19 Mayıs 2018’den sonra işlenen suçlar kapsam dışı bırakılmıştır. Bu düzenlemede, Anayasa’nın başlangıç kısmında yazılı olduğu şekilde, ‘hiçbir faaliyet, Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin karşısında korunma göremez’ hükmü esas alınmıştır. Adalet sistemimiz içinde oluşan haksızlık ve mağduriyetlerin kısmen giderilmesi ile hükümlü ve tutukluların topluma yeniden kazandırılması, toplumsal uzlaşmayı sağlamak amaçlanmıştır.

Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği, hukuksal durumları aynı olan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulması gözetilerek, belli suçlara tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken cezalardan indirim yapılması uygun görülmüştür.”

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*