MHP ve AK Parti, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi’ne dair Kanun Teklifi’ni TBMM Başkanlığına sundu

Cumhur İttifakı Millet Aklı

Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı, en az 1 kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirleyecek. Sosyal ağ sağlayıcı, “içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi” ile “özel hayatın gizliliği nedeniyle içeriğe erişimin engellenmesi“ni gerektirecek içeriklere yönelik başvurulara, en geç 48 saat içinde cevap vermekle yükümlü olacak.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz ve gerekçesi ekte sunulmaktadır.
Gereğini arz ederiz.

Erkan AKÇAY
Manisa Milletvekili
MHP Grup Başkanvekili

Özlem ZENGİN
Tokat Milletvekili
AK Parti Grup Başkanvekili

Muhammed Levent BÜLBÜL
Sakarya Milletvekili
MHP Grup Başkanvekili

Halil ÖZTÜRK
Kırıkkale Milletvekili

Fatih ŞAHİN
Ankara Milletvekili

Abdullah GÜLER
İstanbul Milletvekili

Ali ÖZKAYA
Afyonkarahisar Milletvekili

Zeynep YILDIZ
Ankara Milletvekili

TBMM

AK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasını taşıyan, sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifi Meclis Başkanlığına sunuldu. 

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem ZenginAK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasını taşıyan, sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifinin detaylarını, Meclis’te gazetecilerle paylaştı.

MHP ile birlikte çalıştıkları kanun teklifinin Türkiye’de herkesi en çok ilgilendiren kanuni düzenlemelerinden bir tanesi olduğunu belirten Zengin, “Bu düzenlemeyi yaparken birinci önceliğimiz özgürlükler. Biz inanıyoruz ki hukukun olmadığı bir yerde gerçek manada özgürlüklerin var olması mümkün değil.” diye konuştu.

Bütün dünyanın sosyal medya ile ilgili olarak yeni bir hukuk alanı arayışı içinde olduğuna dikkati çeken Zengin, her bir ülkenin de kendi hukukunda yeni düzenlemeler yaptığını dile getirdi. 

Türkiye’nin belki buna da öncülük edeceğinin altını çizen Zengin, “Sosyal medya ile alakalı hukuk düzenlemeleri henüz standart bir hale gelmedi. Uluslararası hukukun tamamen gündemine girmedi. Belki de olması gereken şey, Türkiye’nin de öncülük edeceği çalışma, uluslararası hukuk anlamında yerleşik bir içtihadın, mevzuatın oluşmasına öncülük etmek.” ifadelerini kullandı. 

Sosyal medyadaki ağ sağlayıcılarının büyük çoğunluğunun merkezinin yurt dışında olması nedeniyle iki konuda sorun yaşandığına işaret eden Zengin, bunları “mali konularda muhatap bulunamayışı, vergilendirme konusunda kendilerini özgür bir alan içinde hissetmeleri” ile “bireysel olarak hakların ihlali karşısında hukukun yeterli yaptırımı ortaya koyamaması” diye sıraladı. 

Özlem Zengin, “Yapacağımız düzenleme, çok uluslu şirketlere, eğer burada var olmak istiyorlarsa, bizim ülkemizin bir hukuk nizamı olduğu ve bu hukuk nizamı içerisinde de hem idari hem mali hem de hukuki manada sorumluluklarının yerine getirilmesi gerektiği. Bu düzenlemenin en önemli amacı idari, hukuki ve mali olarak bir muhataplık teşkil etmek. Yaptığımız düzenlemenin ana kısmını bu oluşturuyor.” bilgisini verdi. 

“Bir muhataplık oluşturmaya çalışıyoruz”

Sosyal medyanın da eğer yeni bir hayat alanıysa insanların yapmış olduğu eylemlerin neticelerine katlanması ve sorumluluklarını hukuken almaları gerektiğinin altını çizen Zengin, “Sosyal medyadaki hakarete, küfüre, bu medya aracılığıyla yapılan bir tür tacize son vermeyi hedefliyoruz. Bu ismini bildiğimiz isimler için de böyle, ismini bilmediğimiz isimler için de aynı şey geçerli.” dedi. 

Özlem Zengin, “5651 sayılı kanunu içerisinde yeni bir aktör oluşturuyoruz. Sosyal ağ sağlayıcı tanımı yapıyoruz. Bu sosyal ağ sağlayıcılarına, Türkiye’de bir merkez oluşturmalarını, bir temsilci belirlemelerini istiyoruz. Bununla hedeflediğimiz şey; soruşturmaya ve kovuşturmaya imkan verecek bir düzenleme yapacağız. En önemlisi bir muhataplık oluşturmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu. 

Zengin, Türkiye için hangi uygulamanın daha uygun olduğunu araştırıp, bunlardan yararlanarak bir çalışma yapmaya gayret ettiklerini dile getirdi. 

Sosyal ağ sağlayıcılarından bir temsilci oluşturulması istenecek

Kanun teklifi ile 5651 sayılı kanunun bazı maddelerine ilaveler ve değişiklikler getirdiklerini ifade eden Zengin, önce sosyal ağ sağlayıcısının ne olduğunun tanımlandığını, devamında da Türkiye’de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına ilave sorumluluklar getirdiklerini anlattı.

Türkiye’de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının bir temsilci oluşturulmasını isteyeceklerini aktaran Zengin, bunun bir gerçek kişi de tüzel kişi de olabileceğini ancak gerçek kişi olacaksa Türk vatandaşı olma zorunluluğu getirileceğini açıkladı. 

Bu temsilcinin ilan edilmesini isteyeceklerini belirten Zengin, “Bu ilan yoluyla hem şikayetlerin oluşabileceği şeffaf bir mekanizma oluşturması bu yapıların hem de ilan edilen bu kişilerin adreslerinin, kimliklerinin belli olması, kendilerine bir tebligatın ulaşmasını mümkün kılmak. Birinci önceliğimiz bu.” diye konuştu. 

AK Parti Grup Başkanvekili Zengin, 5651 sayılı kanunun 9 ve 9/a maddelerinde bir değişim yaptıklarını bildirerek, şöyle devam etti:

“Kişinin mahkemeye gitmeksizin, kendisinin kişilik haklarıyla ilgili bir ihlal olduğunu düşünüyorsa, özel hayatın gizliliğiyle alakalı bir ihlal yaşandığını düşünüyorsa bir başvuru mekanizması, bu temsilciye başvurmak. 48 saat içinde bu temsilciden bir cevap verilmesini bekliyoruz. Bu cevap olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir. Olumsuz bir cevap olacaksa bunun muhakkak gerekçelendirilmesi gerekecek.” 

Sosyal ağ sağlayıcılarına yapılan itirazlar, şikayetlerle ilgili başvurularda 6 aylık sürelerde bir raporlama isteyeceklerini vurgulayan Zengin, bu raporlamanın yapılmaması halinde yaptırımları olacağını söyledi. 

Beş aşamalı bir yaptırım süreci

Bu kullanıcıların verileri Türkiye’de bulundurmalarıyla ilgili teşvik etmek istediklerini anlatan Zengin, Türkiye’de verilerini bulundurmalarıyla alakalı bir adım atmalarını beklediklerini, bununla ilgili bir maddenin olduğunu belirtti. 

Beş aşamalı bir yaptırım sürecinin olduğuna dikkati çeken Zengin, “Bizim birinci önceliğimiz, asla bu sosyal ağ sağlayıcılarının kapanması değil. Hayatımızdaki yerinin farkındayız. Ne kadar çok kullanımda olduğunun farkındayız. Ama bu manada özgürlüklerle, hak ve hukuk arasında bir denge kurmaya çalışırken, kademelendirilmiş bir yaptırım silsilesi var.” dedi. 

Özgürlüklerle hak ve hukuk arasında bir denge kurmaya çalışırken kademelendirilmiş bir yaptırım silsilesi olduğunun altını çizen Zengin, şunları kaydetti:

“Kurum tarafından bu temsilcilik yerine getirilmezse 10 milyon lira idari para cezası verilecek kendilerine. 30 günlük bir bekleme süresi. 30 günlük bekleme bekleme süresi içerisinde yerine gelmezse bu defa 30 milyon liralık bir idari para cezası olacak. Üçüncü aşamaya geldiğimizde kurum başkanlığı tarafından Türkiye’de bulunan vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sosyal ağ sağlayıcılarına 3 aylık reklam vermeme yasağı getirilecek. Yeni bir reklam sözleşmesi yapamayacaklar. Mevcut sözleşmeler devam edecek ama 3 ay süreyle yeni reklam yapmalarına imkan verilmeyecek. Para transferi yapılmasına da aynı şekilde imkan verilmemiş olacak. Bu üç aşamayı Kurum Başkanı tarafından cezaların yaptırımı uygulanacak.

Dördüncü aşamaya geldiğimizde kurum başkanlığı Sulh Ceza Hakimliğine başvurabilecek. Hakime başvurulması halinde birinci aşamasında yüzde 50 bant daraltma, tekrar hayata geçirilmemesi halinde de 30 gün sonrasında tekrar Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak bu defa yüzde 90 oranında bant daraltma cezası verebilecek mahkemeler. Mahkemenin bant daraltma kararını vermesini çok önemsiyoruz. Gerekirse illa yüzde 90 vermesi gerekmiyor, son başvurumda yüzde 50 ile yüzde 90 arasında mahkemenin bir takdir yetkisi olacak. Buradaki asıl amaç da bu mecraları kullanılamaz hale getirmek değil, tamamen sosyal ağ sağlayıcıları Türkiye’de bir temsilci getirmeye icbar etmekle alakalı bir durum. Bant daralma kararı verilirse erişim sağlayıcılar da 4 saat içerisinde bu kararı yerine getirmekle mükellef olacaklar.”

GENEL GEREKÇE

Kitlesel iletişim aracı olarak yaygın şekilde kullanılan ve geleneksel yöntemlere göre gittikçe daha çok tercih edilen internet, kişilerin ilgi alanlarının gelişip çeşitlenmesine ve yeni iş modellerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Bu süreçte ortaya çıkan sosyal ağlar, kişiler tarafından daha fazla ilgi duyulur hale gelmiştir. Kişilerin sosyal ağlara yönelik artan ilgisi, bu mecrada iş yapan aktörlerin sayısının artması Öyle ki, günümüz itibarıyla sosyal ağların uluslararası çapta yoğun bir şekilde kullanılması, farklı kültürler, milletler ve coğrafyalardan insanların çok kısa sürelerde kolaylıkla etkileşim halinde bulunmalarını mümkün kılmıştır.

Sosyal ilişkilerin bu denli hızlanması ve çeşitlenmesi, kişilerin birçok problemle veya kişisel haklarının ihlaliyle karşılaşmasını beraberinde getirmiştir. Buna karşın sosyal ağ sağlayıcıların geniş çaplı kullanıcı sayıları ile kullanıcı verilerinden yararlanarak elde ettikleri milyarlarca dolar gelire rağmen, kişilerin haklarının korunması noktasında ihtiyaç duyulan önleyici ve koruyucu mekanizmaları geliştirmedikleri ya da etkin kullanmadıkları veyahut kullanıcıların ve devletlerin haklı taleplerine direnç gösterdikleri gözlemlenmektedir.

Bunun sonucunda temel hak ve özgürlüklerin korunması noktasında Devletlere düşen pozitif yükümlülüğün yerine getirilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. bunların güçlenmesi sonucunu doğurmuştur. Bu zorlukların, internet ortamının iletişim, bilgi edinme, paylaşım ve eğlence gibi iyi ve yararlı amaçlarla kullanıldığı alanlarda ortaya çıkmadığı şüphesizdir. Fakat, internet ortamının; ulusal sınır tanımayan olgusu, değişkenli ve dinamik küresel ağ yapısı nedeniyle kötü niyetli kullanıcıların kimliklerini gizleyerek yasa dışı iş ve eylemlerini hayata geçirmesine fırsat tanıdığı da gözden uzak tutulmamalıdır.

Dolayısıyla, sahte isim ve hesaplarla yasa dışı içerik oluşturup paylaşma, farklı siyasi düşüncedeki kişilere, boşandığı eski eşine, herhangi bir alanda rakip olarak gördüklerine, farklı dinlere veya milletlere yönelik küfür, iftira veya hakaret etmek amacıyla kullanıldığı durumlarda internet, düzenleme yapılması gerekli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda kişilik hakları ihlal edilen bireyler, anayasal güvence altında olan haklarının korunması noktasında devletten beklenti içine girmektedirler.

Devletlerin bu alandaki pozitif yükümlülüğü, temel hak ve özgürlüklerin tezahürü bakımından devlete doğrudan müdahale yetkisi verirken, birbiriyle yarışan veya çakışan alanlarda daha dikkatli ve hassas adımlar atma sorumluluğunu da ortaya çıkarmaktadır. erişim ve geniş paylaşım kolaylığı sağlaması, dağıtık, çok Devletlerin, temel hak ve özgürlüklerin korunması, toplumun refahı, kamu düzeni ve milli güvenliğin sağlanması gibi yükümlülükleri dikkate alındığında, egemenlik yetkisi kapsamında hukuk kuralı koyma ve bunu uygulama meşruiyetlerinin bulunduğunda kuşku yoktur.

Özellikle, kişilik haklarının korunması ve özel hayatın gizliliğinin korunması amacıyla ulusal mahkemeler tarafından verilen kararların uygulanması bakımından, ulusal sınırları aşan niteliğe sahip bu teknoloji karşısında etkin bir mekanizma oluşturulması önem arz etmektedir. Bu mekanizmalar oluşturulurken Anayasa Mahkemesinin 28/1/2020 tarihli ve 2014/5376 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, devletlerle birlikte sosyal ağ platformlarının da yasadışı içerikle mücadelede sorumluluk üstlenmesine yönelik yükümlülükler getirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Nitekim sosyal ağ platformlarında üretilen içeriklerin kontrol altında tutulması, kullanıcıların etkileşim yöntemleri ve biçimini belirleme imkanı, büyük oranda bu platformları işleten şirketlerin elinde bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Anayasa Mahkemesinin aynı Kararında belirtildiği üzere, devletin bu konu özelinde temel hak ve özgürlüklere yönelik olarak yapılan saldırılara karşı etkili mekanizmalar kurma kapsamındaki pozitif yükümlülüğü, ancak bir imkan yükümlülüğü olarak değerlendirilmelidir.

Bu bağlamda devletin; kişilerin menfaatleri ile toplumun menfaatleri arasında adil bir denge sağlayacak kuralları belirleme, niteliği itibariyle ulusal sınırlar tanımayan sosyal ağ sağlayıcıların hak ve ödevlerini gösteren ve davranışlarını düzenleyen öngörülebilir kuralları koyma yetkisini, kullanmak zorunluluğu bulunmaktadır.

Mukayeseli hukukta da bahsedilen hususlara ilişkin çözüm yolu geliştirmek, toplumu ve özellikle de çocuklar ile gençleri ve aileleri bu alandaki risk ve tehlikelere karşı korumak, kişilerin şeref ve itibarı ile özel hayatının gizliliğini güvence altına almak amacıyla internetin güvenli kullanımının sağlanmasına yönelik tedbirler alındığı, internetle ilgili strateji ve politikalar geliştirildiği, farklı biçimlerde de olsa giderek artan bir oranda internetle ilgili yasal düzenlemeler yapıldığı görülmektedir.

Örneğin başta Almanya olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi bazı Avrupa ülkelerinde sosyal ağların düzenlenmesine ilişkin yasal düzenlemeler yapılmıştır veya yapılmaktadır. Bu düzenlemelerde, kişiler ve Devletler ile sosyal ağ sağlayıcılar arasında muhataplık ilişkisinin kurulmasının, temel çözüm olarak öne çıktığı görülmektedir. Ülkemizde internet kullanıcılarının kişisel başvurularında veya kamu kurumlarının bildirimlerinde yaşanan zorlukların aşılması için sosyal ağ sağlayıcılarla muhataplık ilişkisi kurulması amacıyla bu Kanun Teklifi hazırlanmıştır.

Teklif hazırlanırken muhataplık ilişkisi kurulacak sosyal ağ sağlayıcılar bakımından Türkiye’deki kullanım yoğunluğu esas alınmıştır. Kanun kapsamına giren sosyal ağ sağlayıcılara, kişiler tarafından yapılacak başvuruları cevaplandıracak ve yetkili makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya talepleri alacak ve gereğini yapacak yetkili bir temsilci belirleme yükümlülüğü getirilmektedir. Temsilci belirleme süreci, kişilerin temel hak ve özgürlerinin korunması bakımından Devletin pozitif yükümlülüğü ile sosyal ağ sağlayıcıların bireylere sunduğu hizmetin devamlılığı arasında denge kurulması gözetilerek kademeli ve yargı denetimine açık bir yöntemle düzenlenmektedir.

Ayrıca sosyal ağ sağlayıcılara, kişilik haklarının ihlali ve özel hayatın gizliliğinin ihlali durumunda kişiler tarafından yapılacak başvuruları belli sürede cevaplandırma yükümlülüğü ile bu başvuruların sonuçlarına ilişkin olarak kamuoyunun aydınlatılması ve şeffaflığın sağlanması amacıyla rapor hazırlama ve kamuoyuyla paylaşma yükümlülüğü getirilmektedir.

Diğer taraftan, 5651 sayılı Kanunda yer alan içeriğin çıkarılması yönteminin, aynı internet sitesinde bulunan ve suç oluşturmayan içerikler yönünden ifade özgürlüğünü daha güvenceli hale getirdiği göz önüne alınarak, uygulama alanı genişletilmektedir.

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*