MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay: Türkiye hedeflerine emin adımlarla ilerlemektedir

Cumhur İttifakı Millet Aklı

Turgutlu ilçe kongresinde konuşan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle 2023, 2053, 2071 hedeflerine doğru, kararlı ve emin adımlarla ilerlemektedir.” dedi.

Atatürk’ün kurduğu uçak fabrikasının Atatürk’ün vefatından sonra CHP tarafından kapatıldığını söyleyen MHP’li Akçay, “Kılıçdaroğlu, 1925 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde milli kaynaklarımızla kurduğumuz Kayseri Uçak Fabrikasının diğer partiler tarafından kapatıldığı yönünde algı oluşturmaya çalışmaktadır. Oysa Kayseri Uçak Fabrikası İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı, CHP’li Şemsettin Günaltay’ın başbakan olduğu dönemde 15 Mart 1950’de ABD ile imzalanan anlaşmaya bağlı olarak kapatılmıştır.  Ayrıca CHP’nin tek parti döneminde ABD’nin Truman doktrini ve Marshall yardımları doğrultusunda Türkiye’ye gönderdiği yardım ve krediler savunma sanayimizde ciddi tahribatlar oluşturmuştur. ABD’den uçak almanın kolaylığıyla yerli ve milli sanayimiz ve uçak üretimimiz sabote edilmiş, kalkınmanın önü kesilmiştir.” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle 2023, 2051,2071 hedeflerine doğru, kararlı ve emin adımlarla ilerlemektedir.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle hedeflerine doğru, kararlı ve emin adımlarla ilerlediğini söyleyen MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “Son 100 yıllık tarihimize baktığımızda büyük savaşlar ve felaketler yaşadık. Aynı zamanda büyük başarılar da elde ettik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. yıl nutkunda veciz bir şekilde ifade ettiği gibi, “Az zamanda çok ve büyük işler başardık ancak yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz.” Ufkumuza ışık tutan bu sözlerin rehberliğinde son 150 yılın kayıplarını telafi etme gayreti içerisindeyiz. Milli savunmamızda büyük bir atak içerisindeyiz. Türkiye dünyanın siyasal, sosyal, ekonomik açıdan iflasın eşiğine sürüklendiği Koronavirüs salgını sürecinde, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde, Doğu Akdeniz ve Libya’da ve dünyanın pek çok noktasında meşru haklarının mücadelesini vermektedir. Bu mücadelede Türkiye yerli ve milli kaynaklarına sırtını yaslamıştır. Türkiye’nin kendi denizaltı gemilerini, kendi savaş gemilerini ürettiği, dünya gücü olma yolunda ilerlediği bir mücadeledir bu. Türkiye’nin kendi helikopterlerini ürettiği, hava savunma sistemlerinde İHA’lar, SİHA’lar ve değişik teknik çalışmalarla dünya çapında gurur verici başarılara imza attığı bir mücadelenin adıdır bu.  Askeri kapasitede, kısa ve orta menzilli hava savunma sistemlerine sahibiz. Türkiye, % 30’lardan %70’lere varan yerli ve milli üretimini kendi imkânlarıyla ve kendi sermayesi ile kendi mühendislerimizle yapmayı başarmış bir ülkedir. Şimdiki hedefimiz milli muharip uçağımızı yapmak, uzun menzilli hava savunma sistemlerini üretmek ve diğer bir dizi savunma sistemlerimizi geliştirmektir. Türkiye, yüksek faiz düşük kur ve ithalata dayalı ekonomiyle kalkınma atağının gerçekleşmeyeceğini tecrübe etmiştir.  Adına milli ekonomi dediğimiz üretim ve istihdama dayalı üreten ekonomi anlayışı Milliyetçi Hareket Partisi’nin de programında ve seçim beyannamelerinde yer almaktadır. Türkiye; başta milli savunma, sağlık, enerji ve bilişim olmak üzere birçok sektörde büyük bir atılım içindedir. Milli ekonomimizi tesis etmek, yapısal sorunlarımızı çözerek ekonomik rotamızı milli bağımsız ekonomi rotasına oturtma yolundayız. Türkiye, Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle kaybolan yılların telafi edildiği bir dönemden geçmektedir. Bu gerçekler görmezden gelinemez. Sadece milli Savunma alanında değil başta enerji olmak üzere diğer sektörlerde de Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle 2023, 2051,2071 hedeflerine doğru, kararlı ve emin adımlarla ilerlemektedir.” 

Atatürk’ün Kurduğu Uçak Fabrikasını CHP Kapattı

1925 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yerli ve milli kaynaklarla kurulan Kayseri Uçak Fabrikasının CHP tarafından kapatıldığını söyleyen MHP’li Akçay, “Geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu  “Kayseri’de 1925 yılında bir uçak fabrikasının kurulduğunu biliyorlar mı? Bunun nasıl yok olduğunu, kimler tarafından yok edildiğini biliyorlar mı?” şeklinde açıklama yapmıştır. Kılıçdaroğlu bu açıklamayla tarih konusunda ne kadar cahil olduğunu ortaya koymuştur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tarih şuuruna sahip, meselelere dün, bugün, yarın perspektifiyle bakan bir parti olarak biz uçak fabrikalarının kimler tarafından nasıl kurulduğunu nasıl ne zaman kapatıldığını iyi biliyoruz, meselelere hakimiz. Kılıçdaroğlu, bu iddialarıyla kafaları karıştırmakta, bu kara propagandalarla kışkırtıcılık yapmakta ve yanlış algı oluşturmaya çalışmaktadır. Hakikat nedir? Türkiye’nin uçak yapıp yapamama meselesindeki tarihi gerçek nedir? Tarihi gerçek şudur: 1925 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, milli kaynaklarımıza dayalı olarak kendi uçaklarımızı ürettiğimiz Kayseri Uçak Fabrikası kurulmuştur. Ayrıca özel sektör olarak bu konuyu ülkü edinmiş, ideal edinmiş müteşebbislerimiz gerekli çalışmalara başlamıştır. Rahmetli Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ gibi idealist ve kendini işine adamış değerli insanlar 1930 – 1934 yıllarında uçak fabrikaları kurmuş ve üretime başlamışlardır. Öyle ki, yurt dışına uçak ihraç edecek duruma gelmişlerdir. 1960’dan sonraki yerli otomobil hikayesini hepimiz hatırlıyoruz. Hürkuş ve Demirağ gibi idealist şahsiyetler, yerli otomobil yapımından daha vahim engellerle karşılaşmışlardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1938’de ebediyete irtihalinden sonra yerli ve milli uçak üretimi çeşitli engellemelerle sekteye uğratılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya iki kutuplu bir konjoktüre sürüklenmiş ve ABD, Sovyetler Birliği’ni çevreleme politikası kapsamında Türkiye’nin de arasında bulunduğu ülkelere 1947 yılında Truman Doktrini kapsamında Marshall yardımları yapmıştır. Bu yardımlar doğrultusunda savunma sanayimizde ciddi ihmal ve tahribatlar oluşmuştur. ABD’den uçak almanın kolaylığıyla yerli ve milli uçak üretimimiz sabote edilmiş, kalkınmanın önü kesilmiştir. Şu soruları sormakta fayda var: Truman Doktrini kapsamındaki yardımların başlaması için 12 Temmuz 1947’de ABD ile antlaşma yapan kimdir? 1948 yılında ABD’nin Marshall yardımı planını imzalayan kimdir? Truman Doktrini ve Marshall yardımlarıyla Türkiye’nin dışa bağımlı hale gelmesinin sorumlusu kimdir? Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Recep Peker, Hasan Saka ve Şemsettin Günaltay başbakanlığındaki CHP hükümetleridir. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve CHP’li Şemsettin Günaltay Başbakanlığındaki hükümet 15 Mart 1950’de ABD ile bir antlaşma yapmıştır ve bu antlaşma doğrultusunda Kayseri uçak fabrikamız kapatılmıştır. Sadece fabrikalar kapatılmakla kalmamış, kendi kaynaklarımıza dayalı uçak üretimine ömrünü adamış Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ gibi şahsiyetler türlü zulümlere ve engellemelere maruz bırakılmıştır. Vecihi Hürkuş, Almanya’da uçak mühendisliğine tahsile gitmiş, Türkiye’de diploması geçersiz sayılmıştır. Diğer yandan Nuri Demirağ, benzeri engelleme ve baskılara maruz kalmıştır.” dedi.

Cumhuriyet ve cumhuriyeti kuranlar ile hesaplaşmak isteyen Kılıçdaroğlu’dur

Kılıçdaroğlu’nun milli bayramlar üzerinden toplumu kutuplaştırmaya çalıştığını söyleyen MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “Ülkemizde ilk corona virüs vakasının görüldüğü 2020 yılı Mart ayından itibaren tüm dünyada olduğu gibi covid- 19 ile mücadele kapsamında bir takım tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kutlamaları ile Ramazan ve Kurban Bayramı kutlamalarında bazı sınırlamalar getirilmiştir. İçişleri Bakanlığı 19 Ağustos 2020 tarihinde yayınladığı genelge ile covid-19 ile mücadele kapsamında 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları için de bazı sınırlama getirmiştir. Genele ile diğer milli ve dini bayramlarda da yapıldığı gibi covid-19 ile mücadele kapsamında sosyal mesafe-maske-hijyen kurallarına uyulması istenmiştir. Ancak ne hikmetse Türkiye’nin tüm milli çıkarlarında muhalefet eden ve toplumu kutuplaştırarak buradan nemalanmaya çalışan Kılıçdaroğlu, hükümetin covid-19 ile mücadele kapsamında 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarıyla ilgili sınırlama getirmesini çarpıtarak “Hükümet 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlamalarına yasak getirdi” şeklinde kamuoyunda algı oluşturmaya çalışmaktadır. Hızını alamayan Kılıçdaroğlu “Cumhuriyet ve cumhuriyeti kuranlar ile hesaplaşmak istiyorlar” şeklinde açıklama yapmıştır. 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarıyla ilgili bir yasaklama yoktur. Tıpkı diğer milli ve dini bayramlarda olduğu gibi covid-19 ile mücadele kapsamında kutlamalarda sosyal mesafe-maske ve temizlik kurallarına uyulmasına yönelik bazı sınırlamalar getirilmiştir.  Dolayısıyla Kılıçdaroğlu ve CHP’li yetkililer “30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları yasaklandı” diyerek açık bir biçimde yalan konuşmaktadır. Covid-19 ile mücadele kapsamında ramazan ve kurban bayramları kutlamalarına sınırlama getirilmiş, aylarca camilerimizde ibadet yapılamamış hatta vatandaşlarımız aylarca toplu şeklide Cuma namazı kılamamıştır.  Covid-19 ile mücadele kapsamında sokağa çıkma yasağı isteyen CHP’nin “ 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlamalarına Sınırlama” getirilince Cumhuriyet ve cumhuriyeti kuranlar ile hesaplaşmak mı isteniyor? demesi tam bir bölücülüktür.  Bu ülkede cumhuriyet ve cumhuriyeti kuranlar ile hesaplaşmak isteyen birileri vardır. Bu da Atatürk’ün kurduğu CHP’yi HDP, pkk ve fetö ile aynı çizgide buluşturan, “Anayasa’nın ilk üç maddesi değiştirilebilir, Anayasa’dan ‘Türk’ kelimesi çıkarılabilir.” diyen CHP’deki Atatürkçüleri ihraç eden ve Türkiye’nin tüm milli meselelerine muhalif olan Kılıçdaroğlu’dur.” dedi. 

Türkiye düşmanları aynı safta,  söylem birliği içindedir

Türkiye düşmanlarının aynı safta ve söylem birliği içinde olduğunu söyleyen Akçay, “Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemilerimiz, Fatih, Yavuz, Kanuni sondaj gemilerimiz Akdeniz’de, Karadeniz’de ve Mavi Vatan’da araştırma ve sondaj faaliyetlerini başarıyla yürütmektedir. Türkiye’nin bu başarıları dahili ve harici şer ittifaklarının huzurlarını kaçırmıştır. Bir taraftan BAE, Suudi Arabistan, Yunanistan gibi Emperyal uşaklığı yapan devletler bu başarıları baltalamaya çalışmaktadır. Diğer yandan zillete düşmüş CHP ve yandaşları huzursuzluklarını ayyuka çıkarmaktadırlar. Durum belli, niyet açıktır. Türkiye düşmanları aynı safta, aynı söylem birliği içindedir. Millet olmanın en somut hali tasada kıvançta bir ve beraber olmaktır. Ne hazindir ki Zillet İttifakı, Karadeniz’ de 320 milyar metreküp gibi tarihimizin en büyük rezervinin bulunmasına sevinmediği, gururlanmadığı gibi karalar bağlamış ve hatta küçümsemiş, alaya almıştır. Zillet İttifakı, Kılıçdaroğlu’ndan talimat almış olsa gerek ki böylesine önemli bir gelişme hakkında hala sessizliğini korumaktadır. Zillet, saplandığı bataklıkta gittikçe dibe batmakta ve milletimize yabancılaşmaktadır. CHP’nin başını çektiği zillet İttifakı bu vahim yanlıştan acilen dönmelidir.” dedi.

MHP’li Akçay sözlerine şöyle devam etti: “Milliyetçi Hareket Partisi’nin 14 Mart 2021’de gerçekleştireceği büyük kurultayın parolası “İstiklalde Birlik, İstikbalde Dirlik, Kazanan Türkiye Olacak” şiarıdır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin kongre mesajında ifade ettiği hususları hatırlamakta fayda var: “Dava insanı, hırslarına ve nefsine yenilemez. Dava insanı, meseleleri gündelik, sığ bir bakış açısıyla değil tarih şuurunun görev ve sorumlulukları perspektifinden yorumlamalıdır.” Bu düşüncelerle Kongremizin Turgutlumuza ve Manisamıza, ülkemize ve partimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.”

Cumhur İttifakı Millet Aklı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*